ġu΄ûr ~ غُؤُورٌ

Kamus-ı Muhit - غؤور maddesi

اَلْغَوْرُ [el-ġavr] (جَوْرٌ [cevr] vezninde) Bir nesnenin dibine denir, قَعْرٌ [ḵaʹr] maʹnâsına, Fârisîde bün derler; yukâlu: بَحْرٌ لاَ يُدْرَكُ غَوْرُهُ أَيْ قَعْرُهُ Ve

غَوْرٌ [Ġavr] Tihâme ile Necd beynini hadd-i fâsıl olan Žâtu ʹIrḵ nâm mahalden bahre kadar arza ıtlâk olunur ki hâlen غَوْرُ تِهَامَةَ [Ġavru Tihâme] taʹbîr olunur. Ve mutlakan Tihâme’den garb tarafına doğru iniş ve engebe olan arza ıtlâk olunur. Ve Ḵuds ile Ḩavrân beyninde bir alçak ve münhafiz mevziʹin ismidir ki iki fersah ʹarz ve üç merhale mesâfe tûlü müştemildir. Ve Benû Suleym diyârında bir mevziʹ adıdır. Ve Benu’l-ʹAdeviyye yurdunda bir su adıdır. Ve

غَوْرٌ [ġavr] ve

غُؤُورٌ [ġu΄ûr] (قُعُودٌ [ḵuʹûd] vezninde) Masdar olur, Ġavr dedikleri arz-ı mezkûreye gelmek maʹnâsına; yukâlu: غَارَ الرَّجُلُ يَغُورُ غَوْرًا وَغُؤُورًا إِذَا أَتَى الْغَوْرَ Ve

غُؤُورٌ [ġu΄ûr] ve

غِيَارٌ [ġiyâr] (كِتَابٌ [kitâb] vezninde) Bir nesne içre duhûl eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: غَارَ فِي الشَّيْءِ غَوْرًا وَغُؤُورًا وَغِيَارًا إِذَا دَخَلَ فِيهِ Ve

غَوْرٌ [ġavr] Su yere batmak maʹnâsınadır ki soğuşmak taʹbîr olunur; yukâlu: غَارَ الْمَاءُ إِذَا ذَهَبَ فِي الْأَرْضِ أَيْ سَفَلَ فِيهَا Ve yere batmış suya da غَوْرٌ [ġavr] ıtlâk olunur; tesmiye bi’l-masdardır; yukâlu: مَاءٌ غَوْرٌ أَيْ غَائِرٌ Ve dağlarda mağara taʹbîr olunan kesmelik yere denir, كَهْفٌ [kehf] gibi. Ve

غِيَارٌ [ġiyâr] ve

غُؤُورٌ [ġu΄ûr] Güneş gurûb eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: غَارَتِ الشَّمْسُ غِيَارًا وَغُؤُورًا إِذَا غَرَبَتْ Ve

غِيَارٌ [ġiyâr] Hısb ve rehâ ve hayr ve menfaʹate nâ΄il kılmak maʹnâsınadır; غَارَةٌ [ġâret] ve غِوَارٌ [ġivâr]dan me΄hûzdur; yukâlu: غَارَهُمُ اللهُ تَعَالَى بِخَيْرٍ يَغُورُهُمْ وَيَغِيرُهُمْ غِيَارًا أَيْ أَصَابَهُمْ بِخِصْبٍ وَمَطَرٍ وَنَفَّعَهُمْ بِخَيْرٍ وَرِزْقٍ [Ve] غِيَارٌ [ġiyâr]ın aslı غِوَارٌ [ġivâr]dır, kesre için vâv yâ’ya mübeddel oldu. Ve havânın ıssılığı ziyâde ve müştedd olmak maʹnâsınadır; yukâlu: غَارَ النَّهَارُ إِذَا اشْتَدَّ حَرُّهُ Ve maʹâş ve zindegânî zımnında meded ve ʹinâyet eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: غَارَ لَهُمُ اللهُ وَغَارَهُمْ أَيْ أَعَانَهُمْ بِمَيْرٍ وَرِزْقٍ ve yekûlûne: أَللَّهُمَّ غِرْنَا بِكَسْرِ الْغَيْنِ وَفَتْحِهَا مِنْ يَغُورُ وَيَغِيرُ أَيْ أَغِثْنَا بِهِ Ve

غَوْرٌ [ġavr] Nısf-ı nehâr vaktinde uyumak maʹnâsınadır; yukâlu: غَارَ الرَّجُلُ إِذَا نَامَ فِي نِصْفِ النَّهَارِ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı