ʹînet ~ عِينَةٌ

Kamus-ı Muhit - عينة maddesi

اَلْعِينَةُ [el-ʹînet] (ʹayn’ın kesriyle) Bir nesneyi veresiye almaya denir ki ismdir; yukâlu: أَخَذَهُ بِالْعِينَةِ أَيْ بِالسَّلَفِ Ve

بَيْعُ الْعِينَةِ [beyʹu’l-ʹînet] karîben تَعْيِينٌ [taʹyîn] mâddesinde beyân olunduğu üzere bir mâlı bir adama vaʹdesiyle bir pahaya satıp meclis-i mezbûrda yine bâyiʹ ondan nâkıs nakd paha ile iştirâ eylemekten ʹibârettir, meselâ bir adama beş yüz kuruş iktizâ eylemekle bâzirgâna ʹarz merâm eyledikte o dahi meselâ dört yüz kuruş kıymetli metâʹını üç mâh vaʹde ile mezbûra altı yüz kuruşa beyʹ ve teslîm eyledikten sonra der-sâʹat nakd akçe ile beş yüz kuruşa ondan iştirâ eylemek gibi. Şârih der ki bu muʹâmele ribâ olmakla menhîdir. Ve bu nakd-i hâzır maʹnâsına olan yâhûd ribâ maʹnâsına olan عَيْنٌ [ʹayn]dan me΄hûzdur, kütüb-i fıkhiyyede turuk-ı sâ΄iresi ve ahkâmı mebsûttur, husûsan Tâtârḣâniyye’de hîle-i şerʹiyyeleri meşrûhtur. Ve bu mes΄ele için risâle-i mahsûsalar te΄lîf olunmuştur. Ve

عِينَةٌ [ʹînet] Mâlın güzîde ve efdaline denir; yukâlu: أَعْطَاءُ عِينَةَ الْمَالِ أَيْ خِيَارَهُ Ve harb ve kıtâlın mâddesine denir. Ve inek ve koyun makûlesinin gözlerinin çevresine denir. Ve

ثَوْبُ عِينَةٍ [šamp;evbu ʹînetin] Muzâf olarak hoş-manzar kumaşa denir.

Vankulu Lugatı - عينة maddesi

اَلْعِينَةُ [el-ʹînet] (ʹayn’ın kesri ve meddiyle) Selef alınan nesne. Ve

عِينَةٌ [ʹînet] Mâlın üründülenmişine dahi derler خِيَارُ الْمَالِ maʹnâsına, عِيمَةٌ [ʹîmet] gibidir veznen ve maʹnen. Ve

عِينَةٌ [ʹînet] Göze hûb görünen nesneye dahi derler; yukâlu: هَذَا ثَوْبٌ عِينَةٌ إِذَا كَانَ حَسَنًا فِي مَرْآةِ الْعَيْنِ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı