اَلْفَجْرُ [el-fecr] (زَجْرٌ [zecr] vezninde) Su akıtmak maʹnâsınadır; yukâlu: فَجَرَ الْمَاءُ فَجْرًا مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ فَانْفَجَرَ Asl فَجْرٌ [fecr] bir nesneyi şakk-ı vâsiʹ ile şakk eylemek maʹnâsına mevzûʹdur. Ve
فَجْرٌ [fecr] ve
فُجُورٌ [fucûr] (قُعُودٌ [ḵuʹûd] vezninde) Meʹâsî ve âsâma dürüşmek maʹnâsınadır ki tarîk-i hakkı şakk eylemiş olur; yukâlu: فَجَرَ الرَّجُلُ فَجْرًا وَفُجُورًا إِذَا انْبَعَثَ فِي الْمَعَاصِي Ve zinâ eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: فَجَرَ الرَّجُلُ إِذَا زَنَا Ve
فُجُورٌ [fucûr] Fısk eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: فَجَرَ الرَّجُلُ إِذَا فَسَقَ Ve
فُجُورٌ [fucûr] Yalan söylemek maʹnâsınadır; yukâlu: فَجَرَ فُلاَنٌ إِذَا كَذَبَ Ve bir adamı tekzîb eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: فَجَرَهُ إِذَا كَذَّبَهُ Ve ʹisyân ve muhâlefet eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: فَجَرَهُ إِذَا عَصَاهُ وَخَالَفَهُ Ve hasta sağalmak maʹnâsınadır; yukâlu: فَجَرَ مِنْ مَرَضِهِ إِذَا بَرَأَ Ve bir adamın basarı hîre ve zaʹîf olmak maʹnâsınadır; yukâlu: فَجَرَ الرَّجُلُ إِذَا كَلَّ بَصَرُهُ Ve bir mâdde fâsid ve tebâh olmak maʹnâsınadır; yukâlu: فَجَرَ أَمْرُهُمْ إِذَا فَسَدَ Ve
فُجُورٌ [fucûr] Râkib bindiği eyerden bir tarafa kaymak maʹnâsınadır; yukâlu: فَجَرَ الرَّاكِبُ إِذَا مَالَ عَنْ سَرْجِهِ Ve haktan ʹudûl eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: فَجَرَ عَنِ الْحَقِّ إِذَا عَدَلَ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı