kelbu’l-feres ~ كَلْبُ الْفَرَسِ

Vankulu Lugatı - كلب الفرس maddesi

اَلْكَلْبُ [el-kelb] (kâf’ın fethi ve lâm’ın sükûnuyla) İt ki beyne’n-nâs maʹrûftur ve gâh olur ki sıfat dahi vâkiʹ olur; yukâlu: إِمْرَأَةٌ كَلْبَةٌ Ve

كَلْبٌ [kelb] شَعِيرَةٌ [şeʹîret] dedikleri demirdir ki o kılıcın yâhûd bıçağın sapına giren sivri demiridir. Ve şol mismâra da derler ki kılıç kabzasına vururlar, kabzada olan ʹılâkadan ötürü. Ve şol eğri demire de derler ki müsâfir ona zâdın asar. Ve

رَأْسُ كَلْبٍ [Re΄su Kelb] Bir dağın adıdır. Ve

كَلْبٌ [Kelb] Bir yıldızın adıdır. Ve bir kayışa dahi derler ki iki derinin ara yerine koyup dikerler; tekûlu minhu: كَلَبْتُ الْمَزَادَةَ Ve

كَلْبُ الْفَرَسِ [kelbu’l-feres] Şol hattır ki atın arkasında olur; yukâlu: اِسْتَوَى عَلَى كَلْبِ فَرَسِهِ Ve

كَلْبٌ [Kelb] Ḵuḋâʹa tâ΄ifesinden bir cemâʹatin ismidir.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı