kuffetu’l-ġaym ~ كُفَّةُ الْغَيْمِ

Kamus-ı Muhit - كفة الغيم maddesi

اَلْكُفَّةُ [el-kuffet] (kâf’ın zammıyla) Gömlek ve kaftan makûlesi libâsın çevre eteğine ve kıvrıntısına denir ki kıvırıp dikerler, pervâze maʹnâsınadır. ʹAlâ-kavlin her uzanan şey΄e كُفَّةٌ [kuffet] denir, hâşiye-i sevb ve hâşiye-i reml gibi. Ve bir nesnenin ucuna ve kıyısına ıtlâk olunur, zîrâ her nesne ki ucuna müntehî ola, elbette ziyâdeden menʹ eylemiş gibi olur. Ve كُفَّةُ الثَّوْبِ [kuffetu’šamp;-šamp;evb] bezin yukarı ucuna denir ki saçaksız ucudur. Ve her nesnenin hâşiye ve pervâzına ve kenârına ıtlâk olunur. Cemʹi كُفَفٌ [kufef] gelir, صُرَدٌ [ṡurad] vezninde ve كِفَافٌ [kifâf] gelir, جِبَالٌ [cibâl] vezninde. Ve

كُفَّةُ الشَّجَرِ [kuffetu’ş-şecer] Ağacın dibinden nihâyet bulduğu yere denir ki oradan kesilip tükenir. Ve

كُفَّةُ النَّاسِ [kuffetu’n-nâs] Kesret ve sevâd ve cemâʹattan ʹibârettir yâhûd sana mekân cihetiyle akreb olanlara ıtlâk olunur. Ve

كُفَّةُ الْغَيْمِ [kuffetu’l-ġaym] Yağmurlu sehâbın saçak gibi salınan uçlarına denir. Ve

كُفَّةٌ [kuffet] Şol taşa denir ki çevresine tezek ve çamur makûlesi çevirip ocak tarzında yapıp onda bedevîler keş tabh ederler. Ve

كُفَّةُ اللَّيْلِ [kuffetu’l-leyl] Gece ve gündüzün mülâkî oldukları cüz΄-i zamândan ʹibarettir, gerek garb ve gerek şark cihetlerinden olsun. Ve

كُفَّةٌ [kuffet] Âhû sayd edecek tuzağa denir. Ve

كُفَّةُ الدِّرْعِ [kuffetu’d-dirʹ] Zırhın eteğinden ʹibârettir. Ve

كُفَّةُ الرَّمْلِ [kuffetu’r-reml] Kumluğun değirmice uzanan yerine denir.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı