اَلْكُلْيَتَانِ [el-kulyetân] (kâf’ın zammıyla ki tesniyedir müfredi كُلْيَةٌ [kulyet] ve كُلْوَةٌ [kulvet]tir, غُرْفَةٌ [ġurfet] vezninde) Cevf-i hayvânîde أَحْشَاءٌ [aḩşâ΄] taʹbîr olunan eczâ-yı bâtıneden böbrek dedikleri ʹuzva denir; iki taraflı böğürlere karîb arka kemiğine yapışık iki dâne lahmdır, iç yağından iki dâne ince zarf içre sarılmış olur ve o zarflara böbrek yağı taʹbîr olunur; cemʹi كُلْيَاتٌ [kulyât] ve كُلَى [kulâ] gelir kâf’ın zammı ve elifin kasrıyla. Ve
كُلْيَةُ الْقَوْسِ [kulyetu’l-kavs] Yayın iki taraflı köşelerinin arka tarafından bağrının mâ-beynine denir ki kabzanın iki taraflı incerek yeridir, ʹalâ-kavlin asmak için bağ bend edecek yerine denir yâhûd kabzadan üç karış beriye kadar yerine denir. Ve
كُلْيَةُ السَّحَابِ [kulyetu’s-seḩâb] Bulutun aşağı tarafına denir ki eteklerine doğru yeridir. Ve
كُلْيَةُ الْمَزَادَةِ [kulyetu’l-mezâdet] Tulumun ve dağarcığın kulpu altına dikilmiş tîrîz şeklinde değirmice gön parçasına denir.
اَلْكُلْيَتَانِ [el-kulyetân] (kâf’ın zammı ve lâm’ın sükûnu ile) Tesniyesi, iki böğrek. Ve yay kabzasının iki ince yeri. Ve ok temreninin iki cânibi sağından ve solundan. Ve
كُلْيَةُ السَّحَابِ [kulyetu’s-seḩâb] Bulutun aşağısı. Ve كُلًى [kulâ] bunun dahi cemʹi gelir; yukâlu: إِنْبَعَجَتْ كُلَاهُ عَلَى مَا مَرَّ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı