اَلنَّحِيطُ [en-neḩîṯ] (nûn’un fethi ve ḩâ-yı mühmelenin kesriyle) Mahzûn ve magmûm kimse şiddetle göğüs geçirmek maʹnâsınadır; yukâlu: نَحَطَ الرَّجُلُ نَحِيطًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا زَفَرَ زَفِيرًا Ve
نَحْطٌ [naḩṯ] ve
نَحِيطٌ [neḩît] Göğüste ağlamak, tıkanıp yukarı çıkmamakla beri öte tereddüd eylemeğe denir, ifrât-ı gussa vü gamdan olur. Ve
نَحْطٌ [naḩṯ] Sâ΄ili zecr ve âzâr eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: نَحَطَ السَّائِلَ نَحْطًا إِذَا زَجَرَهُ عِنْدَ الْمَسْأَلَةِ Ve
نَحِيطٌ [neḩîṯ] At sıkletinden ve yorgunluktan bî-tâb olmakla ıkılmak maʹnâsınadır ki sadrıyla boğazı aralığından zuhûr eder; yukâlu: نَحَطَ الْفَرَسُ نَحْطًا وَنَحِيطًا إِذَا صَاتَ مِنَ الثِّقَلِ وَالْإِعْيَاءِ Ve çırpıcılar bezi çırparken aralıkta teneffüs eylemelerine denir.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı