اَلنَّجْرُ [en-necr] (nûn’un fethi ve cîm’in sükûnuyla) Asl ve bünyâd maʹnâsınadır; yukâlu: هُوَ كَرِيمُ النَّجْرِ أَيِ الْأَصْلِ Ve
نَجْرٌ [necr] Masdar olur, elin orta parmağının boğumunu büküp onunla bir adamın başına vurmak maʹnâsınadır; yukâlu: نَجَرَهُ نَجْرًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا ضَمَّ مِنْ كَفِّهِ بُرْجُمَةَ الْإِصْبَعِ الْوُسْطَى فَضَرَبَ بِهَا رَأْسَهُ Ve ağaç yonmak maʹnâsınadır ki dülgerlik eylemektir; yukâlu: نَجَرَ الْخَشَبَ إِذَا نَحَتَهُ وَمِنْهُ النَّجَّارُ Ve kasd ve âheng eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: نَجَرَهُ إِذَا قَصَدَهُ Ve ıssı olmak maʹnâsınadır; tekûlu: نَجَرَ يَوْمُنَا إِذَا حَرَّ Ve deveyi ʹunf ve şiddetle sürüp götürmek maʹnâsınadır; yukâlu: نَجَرَ الْإِبِلَ إِذَا سَاقَهَا شَدِيدًا Ve
نَجْرٌ [Necr] Mekke ile Medîne arzlarının ʹalemidir; harâret maʹnâsındandır. Ve
نَجْرٌ [necr] Cimâʹ eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: نَجَرَ الْمَرْأَةَ إِذَا جَامَعَهَا Ve نَجِيرَةٌ [necîret] dedikleri taʹâm yapmak maʹnâsınadır; yukâlu: نَجَرَتِ الْمَرْأَةُ إِذَا اتَّخَذَتْ نَجِيرَةً
اَلنَّجْرُ [en-necr] (nûn’un fethi ve cîm’in sükûnuyla) Ağaç yonmak; yukâlu: نَجَرَ الْخَشَبَةَ يَنْجُرُهَا نَجْرًا مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ إِذَا نَحَتَهَا Ve نَحْتٌ [naḩt] nûn’la ve ḩâ-i mühmele ile ve tâ-i müsennâtla kezâlik yonmak maʹnâsınadır. Ve
نَجْرٌ [necr] Suyu kızmış taş bırakmakla ısıtmağa da derler; yukâlu: نَجَرْتُ الْمَاءَ نَجْرًا إِذَا أَسْخَنْتَ بِالرَّضْفَةِ Ve رَضْفَةٌ [raḋfet] râ-i mühmele ve ḋâd-ı muʹceme ile kızmış taştır. Ve
نَجْرٌ [necr] Davarı muhkem sürmeğe de derler.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı