hemz ~ هَمْزٌ

Kamus-ı Muhit - همز maddesi

اَلْهَمْزُ [el-hemz] غَمْزٌ [ġamz] vezninde ve mürâdifidir ki el ile yâ parmak ile sıkmak maʹnâsınadır; yukâlu: هَمَزَ الشَّيْءَ هَمْزًا مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ وَالثَّانِي إِذَا غَمَزَهُ Ve bir dar yere kıstırıp sıkıştırmak maʹnâsınadır; yukâlu: هَمَزَهُ إِذَا ضَغَطَهُ Hemze harfi bu maʹnâdan me΄hûzdur ki mahrecinden sıkıntı ile hurûc eder. Ve bir nesne ile dürtmek ve batırmak maʹnâsınadır; yukâlu: هَمَزَهُ إِذَا نَخَسَهُ Ve öteye kakıvermek maʹnâsınadır; yukâlu: هَمَزَهُ إِذَا دَفَعَهُ Ve vurmak maʹnâsınadır; yukâlu: هَمَزَهُ إِذَا ضَرَبَهُ Ve ısırmak maʹnâsınadır; yukâlu: هَمَزَهُ إِذَا عَضَّهُ Ve kırmak maʹnâsınadır; yukâlu: هَمَزَهُ إِذَا كَسَرَهُ Ve işbu كَانَ النَّبِيُّ عَلَيْهِ السَّلاَمُ إِذَا اسْتَفْتَحَ الصَّلَاةَ قَالَ ḣاَللَّهُمَّ إِنِّي أَعُوذُ بِكَ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ مِنْ هَمْزِهِ وَنَفْثِهِ وَنَفْخِهِḢ hadîsinde vâkiʹ “hemz”-i şeytânı, Resûl-i ekrem ʹaleyhi’s-selâm hazretleri mevt ile yaʹnî cünûn ile tefsîr eylediler, zîrâ cünûn şeytânın kalb-i insânı dürtüp sıkmasından ʹârız olur. Ve

هَمْزٌ [hemz] Yere çalmak maʹnâsınadır; tekûlu: هَمَزْتُ بِهِ الْأَرْضَ أَيْ صَرَعْتُهُ

Vankulu Lugatı - همز maddesi

اَلْهَمْزُ [el-hemz] (hâ’nın fethi ve mîm’in sükûnuyla) El ile bir nesneyi sıkmak, gerek elde sıkmak olsun gerek duvara sıkmak olsun; yukâlu: هَمَزْتُ الشَّيْءَ فِي كَفِّي Ve

هَمْزٌ [hemz] Kelâmda hemze ile îrâd etmeğe dahi derler; yukâlu: هَمَزْتُ الْحَرْفَ فَانْهَمَزَ وَقِيلَ لِأَعْرَابِيٍّ أَتَهْمِزُ الْفَأَرَ فَقَالَ اَلسِّنَّوْرُ يَهْمِزُهَا Yaʹnî فَارَةٌ lafzını hemze ile telaffuz eder misin dediklerinde hemzeyi sıkmak maʹnâsına haml edip onu pisi هَمْزٌ [hemz] eder dedi. Ve

هَمْزٌ [hemz] Taʹyîb etmeğe dahi derler لَمْزٌ [lemz] maʹnâsına. Ve لَمْزٌ [lemz] defʹ etmeğe ve darb etmeğe de derler.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı