اَلْهَمْيُ [el-hemy] (hâ’nın fethi ve mîm’in sükûnuyla) ve
اَلْهُمِيُّ [el-humiyy] (صُلِيٌّ [ṡuliyy] vezninde) ve
اَلْهَمَيَانُ [el-hemeyân] (fetehâtla) Akmak maʹnâsınadır; yukâlu: هَمَى الْمَاءُ وَالدَّمْعُ هَمْيًا وَهُمِيًّا وَهَمَيَانًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا سَالَ Ve göz kendi yaşını sapır sapır dökmek maʹnâsınadır; yukâlu: هَمَتِ الْعَيْنُ إِذَا صَبَّتْ دَمْعَهَا Ve hayvânlar otlamağa birden koşup gitmek maʹnâsınadır; yukâlu: هَمَتِ الْمَاشِيَةُ إِذَا نَدَّتْ لِلرَّعْيِ Ve
هَمْيٌ [hemy] Yere düşmek maʹnâsınadır; yukâlu: هَمَى الشَّيْءُ إِذَا سَقَطَ
اَلْهَمَيَانُ [el-hemeyân] (fethateynle) Bi-maʹnâhu; yukâlu: هَمَا الْمَاءُ وَالدَّمْعُ يَهْمِي هَمْيًا وَهَمَيَانًا إِذَا سَالَ Ve
هَمْيٌ [hemy] Davar otlağa kaçmağa dahi derler.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı