hen΄ ~ هَنْءٌ

Kamus-ı Muhit - هنء maddesi

هَنْءٌ [hen΄] İtʹâm eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: هَنَأَهُ هَنْئًا مِنَ الْبَابِ الأَوَّلِ وَالثَّانِي أَيْ أَطْعَمَهُ Ve vermek maʹnâsınadır; yukâlu: هَنَأَهُ إِذَا أَعْطَاهُ Ve

هَنْءٌ [hen΄] (مَنْعٌ [menʹ] vezninde) ve

هِنْءٌ [hin΄] (عِلْمٌ [ʹilm] vezninde) ve

هَنَاءَةٌ [henâ΄et] (كَرَامَةٌ [kerâmet] vezninde) Taʹâmı ıslâh edip vücûda yarar tertîb eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: هَنَأَ الطَّعَامَ هَنْئًا وَهَنَئًا وَهَنَاءَةً مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ إِذَا أَصْلَحَهُ Ve

هَنْءٌ [hen΄] (مَنْعٌ [menʹ] vezninde) Deveyi katranla yağlamak maʹnâsınadır; yukâlu: هَنَأَ الْإِبِلَ هَنْئًا مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ وَالثَّانِي وَالأَوَّلِ إِذَا طَلاَهَا بِالْهِنَاءِ Ve yardım etmek maʹnâsınadır; yukâlu: هَنَأَ فُلاَنًا إِذَا نَصَرَهُ

Vankulu Lugatı - هنء maddesi

اَلْهَنْءُ [el-hen΄] ve

اَلْهِنْءُ [el-hin΄] (hâ’nın fethiyle ve kesriyle ve nûn’un sükûnuyla) Masdarlardır, hazm olmak maʹnâsına. Ve

هَنْءٌ [hen΄] (feth-i hâ ve sükûn-ı nûn ile) Bir kimseyi beslemeğe de derler; yukâlu: هَنَأْتُهُ شَهْرًا أَهْنَؤُهُ مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ إِذَا عُلْتَهُ Ve ʹatâ kılmağa dahi derler, nitekim هِنْءٌ [hin΄] kesr-i hâ’yla ʹatâ΄ kılınan nesneye derler. Ve هَنِئْتُ الطَّعَامَ dahi derler, taʹâmı hazm ettim maʹnâsına.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı