humûd ~ هُمُودٌ

Kamus-ı Muhit - همود maddesi

اَلْهُمُودُ [el-humûd] (قُعُودٌ [ḵuʹûd] vezninde) Ölmek maʹnâsınadır, maʹnâ-yı âtîden me΄hûzdur; yukâlu: هَمَدَ فُلاَنٌ هُمُودًا مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ إِذَا مَاتَ Ve âteş bi’l-külliyye sönmek, ʹalâ-kavlin harâreti sâkin olmak maʹnâsınadır ve bu maʹnâ-yı mevzûʹdur; yukâlu: هَمَدَتِ النَّارُ إِذَا طَفِئَتْ أَوْ ذَهَبَتْ حَرَارَتُهَا Kâle’ş-şârih: قَالَ الْأَصْمَعِيُّ خَمَدَتِ النَّارُ إِذَا سَكَنَ لَهَبُهَا وَهَمَدَتْ إِذَا طَفِئَتْ اَلْبَتَّةَ Ve

هُمُودٌ [humûd] ve

هَمْدٌ [hemd] (حَمْدٌ [ḩamd] vezninde) Sevb çok zamân bükülü durmaktan nâşî eskiyip paralanmak maʹnâsına istiʹmâl olunur, şöyle ki zâhiren sahîh zann olunup ele aldıkta yepriyip döküle; yukâlu: هَمَدَ الثَّوْبُ هُمُودًا وَهَمْدًا إِذَا تَقَطَّعَ مِنْ طُولِ الطَّيِّ يَعْنِي إِذَا مَسِسْتَهُ تَنَاثَرَ Ve yer ʹumrân ve şecer ve nebât makûlesinden ve yağmur ve feyzinden ʹârî arz-ı mevât olmak maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: هَمَدَتِ الْأَرْضُ إِذَا لَمْ يَكُنْ بِهَا حَيَاةٌ وَلاَ عُودٌ وَلاَ نَبْتٌ وَلاَ مَطَرٌ وَهِيَ هَامِدَةٌ

Vankulu Lugatı - همود maddesi

اَلْهُمُودُ [el-humûd] (zammeteynle) Od geçmek; yukâlu: هَمَدَتِ النَّارُ تَهْمُدُ هُمُودًا مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ إِذَا طَفِئَتْ وَذَهَبَتْ اَلْبَتَّةَ Ve

هُمُودٌ [humûd] Bez eskimeğe dahi derler, köhne olmak maʹnâsına; yukâlu: هَمَدَ الثَّوْبُ يَهْمُدُ هُمُودًا إِذَا بَلِيَ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı