el-ḣullaḵ ~ اَلْخُلَّقُ

Kamus-ı Muhit - الخلق maddesi

اَلْخُلَّقُ [el-ḣullaḵ] (رُكَّعٌ [rukkaʹ] vezninde) Ferci bitişik aslık ʹavrete denir.

اَلْخَلَقُ [el-ḣalaḵ] (fethateynle) Bir nesne mühre tahtası ve tepsi gibi düpdüz yalçın olmak maʹnâsınadır; yukâlu: خَلِقَ الشَّيْءُ خَلَقًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا امْلاَسَّ Ve sevb eskimek maʹnâsınadır, خُلُوقَةٌ [ḣulûḵat] gibi, ke-mâ se-yuzkeru. Ve yeprimiş eski sevbe denir, fi’l-asl masdar olmakla tezkîr ve te΄nîs müsâvîdir; yukâlu: ثَوْبٌ خَلَقٌ وَمِلْحَفَةٌ خَلَقٌ أَيْ بَالٍ Cemʹi خُلْقَانٌ [ḣulḵâ] gelir ḣâ’nın zammıyla ve musaggarında خُلَيْقٌ [ḣulayḵ] denir, زُبَيْرٌ [zubeyr] vezninde, niteki fethateynle نَصَفٌ [naṡaf] lafzının musaggarında نُصَيْفٌ [nuṡayf] denir hâ’sız; yukâlu: إِمْرَأَةٌ نَصَفٌ وَنُصَيْفٌ Zîrâ hâ΄ harfi tasgîr-i sıfâta lâhık olmaz, bunlar ise sıfatlardır.

اَلْخَلْقُ [el-ḣalḵ] (ḣâ’nın fethi ve lâm’ın sükûuyla) Oranlamak ve ölçümlemek, تَقْدِيرٌ [taḵdîr] maʹnâsınadır, ke-mâ se-yecî΄u.

اَلْخُلْقُ [el-ḣulḵ] (ḣâ’nın zammıyla) ve

اَلْخُلُقُ [el-ḣuluḵ] (zammeteynle) Hûy ve tabʹ ve seciyye maʹnâsınadır; yukâlu: لَهُ خُلْقٌ وَخُلُقٌ حَسَنٌ أَيْ سَجِيَّةٌ وَطَبْعٌ Şârih der ki خَلْقٌ [ḣalḵ] ve خُلْقٌ [ḣulḵ] ki ḣâ’nın fethi ve zammıyladır, fi’l-asl bir maʹnâyadır, شَرْبٌ [şerb] ve شُرْبٌ [şurb] gibi; baʹdehu evvel basar ile müdrek olan hey΄et ve suver ve eşkâle ve sânî basîret ile müdrek olan kuvâ ve secâyâya mahsûs oldu. Ve o insânda bir melekedir ki nefste hâsıl olup o meleke sebebiyle efʹâl ondan min-gayri tekellüf ve lâ-taleb hâsıl olur. Pes bu خُلُقٌ [ḣuluḵ] iktisâbî yâ tabîʹî midir hukemâ΄ ihtilâf eylediler.

Vankulu Lugatı - الخلق maddesi

اَلْخَلَقُ [el-ḣalaḵ] (fethateynle) Eski bez; yukâlu: مِلْحَفَةٌ خَلَقٌ وَثَوْبٌ خَلَقٌ Ve مِلْحَفَةٌ [milḩafet] mîm’in kesri ile çârşeb. Ve bunda müzekker ve mü΄ennes berâber olur, aslında أَخْلَقُ [aḣlaḵ]ın masdarı olduğuna binâ΄en.

اَلْخَلْقُ [el-ḣalḵ] (ḣâ’nın fethi ve lâm’ın sükûnuyla) Takdîr yaʹnî oranlamak; tekûlu: خَلَقْتُ الْأَدِيمَ إِذَا قَدَّرْتَهُ قَبْلَ الْقَطْعِ Yaʹnî deriyi kesmek için oranlasan. Ve Ḩaccâc eyitti: “مَا خَلَقْتُ إِلَّا فَرَيْتُ وَمَا وَعَدْتُ إِلَّا وَفَيْتُ” Ve فَرْيٌ [fery] fâ΄ile ve râ-i mühmele ile katʹ maʹnâsınadır. Ve

خَلْقٌ [ḣalḵ] Kizb ihdâs etmeğe de derler; yukâlu: خَلَقَ الْإِفْكَ Ve minhu kavluhu taʹâlâ: ﴿وَتَخْلُقُونَ إِفْكًا﴾ (العنكبوت، 17) Ve إِفْكٌ [ifk] كِذْبٌ [kižb] gibidir veznen ve maʹnen.

اَلْخُلُقُ [el-ḣuluḵ] (ḣâ’nın zammı ve lâm’ın dahi zammıyla) Bi-maʹnâhu.

اَلْخُلْقُ [el-ḣulḵ] (ḣâ’nın zammı ve lâm’ın sükûnu ile) Hûy, seciyyet maʹnâsına.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı