es-sekit ~ اَلسَّكِتُ

Kamus-ı Muhit - السكت maddesi

اَلسَّكِتُ [es-sekit] (كَتِفٌ [ketif] vezninde) Şol kimseye denir ki “Söylemez söylemez ammâ dürr-i meknûn söyler” nâtıkasınca az söyleyip ve söyledikte güzel ve mazbût ve maʹnî-dâr söyler ola. Istılâhımızda “az söyler, öz söyler” taʹbîr olunur; yukâlu: رَجُلٌ سَكِتٌ أَيْ قَلِيلُ الْكَلاَمِ فَإِذَا تَكَلَّمَ أَحْسَنَ

اَلسَّكْتُ [es-sekt] (sîn’in fethi ve kâf’ın sükûnuyla) ve

اَلسُّكُوتُ [es-sukût] (قُعُودٌ [ḵuʹûd] vezninde) ve

اَلسُّكَاتُ [es-sukât] (سُؤَالٌ [su΄âl] vezninde) Hâmûş olmak maʹnâsınadır ki terk-i kelâm eylemekten ibarettir, Türkîde susmak taʹbîr olunur; yukâlu: سَكَتَ الرَّجُلُ سَكْتًا وَسُكُوتًا وَسُكَاتًا مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ إِذَا صَمَتَ Ve

سَكْتٌ [sekt] Kesîrü’s-sükût olan kişiye denir, ıtlâk-bi’l-masdardır. Ve mutrib nagamât eder iken iki nagmenin miyânını soluk almaksızın fasl eylemeğe denir; mücevvidlerin سَكْتَةٌ [sektet] taʹbîrleri bundan me΄hûzdur. Ve

سَكْتٌ [sekt] ve

سُكُوتٌ [sukût] Ölmek maʹnâsına istiʹmâl olunur; yukâlu: سَكَتَ الرَّجُلُ إِذَا مَاتَ

Vankulu Lugatı - السكت maddesi

اَلسُّكُوتُ [es-sukût] (zammeteynle) ve

اَلسُّكَاتُ [es-sukât] (sîn’in zammıyla) Epsem olmak; yukâlu: سَكَتَ سَكْتًا إِلَى آخِرِهِ Ve

سُكُوتٌ [sukût] Gazab sâkin olmağa dahi derler; yukâlu: سَكَتَ الْغَضَبُ أَيْ سَكَنَ ve minhu kavluhu taʹâlâ: ﴿وَلَمَّا سَكَتَ عَنْ مُوسَى الْغَضَبُ﴾ (الأعراف 154)

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı