اَلْقُدَسُ [el-ḵudes] (صُرَدٌ [ṡurad] vezninde) ve
اَلْقُدُسُ [el-ḵudus] (zammeteynle كُتُبٌ [kutub] vezninde) غُمَرٌ [ġumer] dedikleri kâse tarzında bir gûne kâsenin ismidir ki onunla tatahhur ederler.
اَلْقَدَسُ [el-ḵades] (جَبَلٌ [cebel] vezninde) Sitl ve bakraç taʹbîr olunan kaba denir; yukâlu: إِغْتَسَلَ بِالْقَدَسِ أَيِ السَّطْلِ Ve
قَدَسُ [Ḵades] Ḩimṡ kurbünde bir belde adıdır; Buḩayra-i Ḵuds ona muzâftır.
اَلْقُدْسُ [el-ḵuds] (ḵâf’ın zammıyla) ve
اَلْقُدُسُ [el-ḵudus] (zammeteynle) Pâkliğe denir; yukâlu: فِيهِ قُدْسٌ وَقُدُسٌ أَيْ طُهْرٌ Ve pâk olmak maʹnâsına masdar olur; yukâlu: قَدُسَ الشَّيْءُ قُدْسًا مِنَ الْبَابِ الْخَامِسِ إِذَا طَهُرَ Ve
قُدُسٌ [Ḵudus - Ḵuds] Necd ülkesinde bir cebel-i ʹazîm adıdır. Ve Beytu’l-Maḵdis ismidir, onda levs-i zünûbdan tatahhür olunduğu için. Ve Cibrîl ʹaleyhi’s-selâma ıtlâk olunur. Niteki رُوحُ الْقُدْسِ [Rûḩu’l-ḵuds] dahi denir, taraf-ı ilâhîden Ḵuds ile nüfûs-ı ʹibâdı mutahhir olan Ḵur΄ân ve hikmet ve feyz-i rabbânî ile nâzil olduğu için. Ve Ḩicâz’da iki dağın ismidir: Birine Ḵudsu’l-Esved ve birine Ḵudsu’l-Ebyaḋ derler.
اَلْقَدَسُ [el-ḵades] (fethateynle) سَطْلٌ [saṯl] dedikleri maʹrûf nesne ki ʹâmme tahrîf edip sitl derler. Ve bu ehl-i Ḩicâz lügatidir, قَدَسٌ [ḵades] dediklerine bâʹis vâsıta-i tahâret olduğu içindir.
اَلْقُدُسُ [el-ḵudus] (zammeteynle) ve
اَلْقُدْسُ [el-ḵuds] (ḵâf’ın zammı ve dâl’ın sükûnuyla) Ṯuhr maʹnâsınadır, ism olmak üzere ve masdar olmak üzere.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı