el-ḵadiʹ ~ اَلْقَدِعُ

Kamus-ı Muhit - القدع maddesi

اَلْقَدِعُ [el-ḵadiʹ] (كَتِفٌ [ketif] vezninde) Pek ürkek ata denir; yukâlu: فَرَسٌ قَدِعٌ أَيْ هَيُوبٌ Ve şûrluğundan içilmez olan suya denir; yukâlu: مَاءٌ قَدِعٌ إِذَا كَانَ لاَ يُشْرَبُ مُلُوحَةً Ve ağlagan adama denir; yukâlu: رَجُلٌ قَدِعٌ أَيْ كَثِيرُ الْبُكَاءِ

اَلْقَدَعُ [el-ḵadaʹ] (fethateynle) Gözün nûru fersiz zaʹîf olmak maʹnâsınadır; yukâlu: قَدِعَتْ عَيْنُهُ قَدَعًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا ضَعُفَتْ Ve pîrlik hengâmı gelip çatmak maʹnâsınadır; tekûlu: قَدِعَ لِي الْخَمْسُونَ إِذَا دَنَتْ

اَلْقَدْعُ [el-ḵadʹ] (رَدْعٌ [redʹ] vezninde) Menʹ eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: قَدَعَهُ قَدْعًا مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ إِذَا كَفَّهُ Ve merkûbu olan atı dizginle silkip yâhûd çekmekle alıkomak maʹnâsınadır; yukâlu: قَدَعَ فَرَسَهُ إِذَا كَبَحَهُ Ve bir emri yâhûd bir nesneyi yürütüp infâz eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: قَدَعَ الشَّيْءَ إِذَا أَمْضَاهُ Ve deveyi tüskürmek için üzerine binecek vaktte mızrakla burnuna çarpmak maʹnâsınadır ki soy olmayan deveye çarparlar; yukâlu: قَدَعَ الْفَحْلَ إِذَا ضَرَبَ أَنْفَهُ بِالرُّمْحِ Ve meşrûbu bölerek bölük bölük içmek maʹnâsınadır; tekûlu: إِقْدَعْ مِنْ هَذَا الشَّرَابِ أَيِ اشْرَبْهُ قِطَعًا قِطَعًا

Vankulu Lugatı - القدع maddesi

اَلْقَدِعُ [el-ḵadiʹ] (kezâlik ḵâf’ın fethi ve dâl’ın kesriyle) Şol attır ki ürkek ola; yukâlu: فَرَسٌ قَدِعٌ إِذَا كَانَ هَيُوبًا

اَلْقَدَعُ [el-ḵadaʹ] (fethateynle) Kezâlik memnûʹ olmak; yukâlu: أَقْدَعْتُهُ فَقَدِعَ مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ Ve

قَدَعٌ [ḵadaʹ] Göz zaʹîf olmağa dahi derler; yukâlu: قَدِعَتْ عَيْنُهُ إِذَا ضَعُفَتْ Ve karîb olmağa dahi derler; yukâlu: قَدِعَتْ لِيَ الْخَمْسُونَ إِذَا دَنَتْ Yaʹnî elli yaşına karîb olsa.

اَلْقَدْعُ [el-ḵadʹ] (ḵâf’ın fethi ve dâl’ın sükûnuyla) Atı menʹ edip tüskürmek; tekûlu: قَدَعْتُ فَرَسِي أَقْدَعُهُ قَدْقًا إِذَا كَبَحْتَهُ وَكَفَفْتَهُ Ve

قَدْعٌ [ḵadʹ] Tüskürmek için buruna vurmağa dahi derler; yukâlu: هَذَا فَحْلٌ لَا يُقْدَعُ أَيْ لَا يُضْرَبُ أَنْفُهُ وَذَلِكَ إِذَا كَانَ كَرِيمًا Yaʹnî bu kelâmı muʹazzez olduğuna binâ΄en derler. Ve

قَدْعٌ [ḵadʹ] Mutlakan menʹ maʹnâsına da gelir; yukâlu: قَدَعْتُ الرَّجُلَ عَنْكَ إِذَا كَفَفْتَهُ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı