اَلشَّفَا [eş-şefâ] (عَصَا [ʹaṡâ] vezninde) Bu dahi güneş batmak maʹnâsınadır; yukâlu: شَفِيَتِ الشَّمْسُ شَفًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا غَرَبَتْ Ve
شَفَا [şefâ] Şey΄-i kalîle denir; yukâlu: مَا بَقِيَ مِنْهُ إِلَّا شَفًا أَيْ قَلِيلٌ Ve hilâlin ʹinde’l-gurûb hayâl gibi bakiyyesine denir. Ve her şey΄in ucuna ve kenârına denir; yukâlu: مَا بَقِيَ مِنَ الشَّيْءِ إِلَّا شَفًا أَيْ حَرْفٌ
اَلشَّفَا [eş-şefâ] (şîn’in fethi ve elifin kasrıyla) Şey΄-i kalîle derler, İbnu’s-Sikkît rivâyeti üzere; يُقَالُ لِلرَّجُلِ عِنْدَ مَوْتِهِ وَلِلْقَمَرِ عِنْدَ مِحَاقِهِ وَلِلشَّمْسِ عِنْدَ غُرُوبِهَا مَا بَقِيَ مِنْهُ إِلَّا شَفًا أَيْ قَلِيلٌ Ve مِحَاقٌ [miḩâḵ] ayın âhir gecelerine derler. Ve
شَفًا [şefâ] Her nesnenin tarafına dahi derler. Kâlallâhu taʹâlâ: ﴿وَكُنْتُمْ عَلَى شَفَا حُفْرَةٍ مِنَ النَّارِ﴾ (آل عمران، 103)
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı