اَلْعَدْوُ [el-ʹadv] (بَدْوٌ [bedv] vezninde) ve
اَلْعُدُوُّ [el-ʹuduvv] (غُلُوٌّ [ġuluvv] vezninde) ve
اَلْعَدَاءُ [el-ʹadâ΄] (عَطَاءٌ [ʹaṯâ΄] vezninde) ve
اَلْعُدْوَانُ [el-ʹudvân] (ʹayn’ın zammı ve kesriyle) ve
اَلْعُدْوَى [el-ʹudvâ] (بُشْرَى [buşrâ] vezninde) Bir adama zulm eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: عَدَا عَلَيْهِ عَدْوًا وَعُدُوًّا وَعَدَاءً وَعُدْوَانًا وَعُدْوَى إِذَا ظَلَمَهُ Ve
عَدَاءٌ [ʹadâ΄] (عَطَاءٌ [ʹaṯâ΄] vezninde) ve
عُدْوَانٌ [ʹudvân] (ʹayn’ın zammı ve fethateynle) Nesne uğurlamak maʹnâsınadır; yukâlu: عَدَا اللِّصُّ عَلَى الْقِمَاشِ عَدَاءً وَعُدْوَانًا وَعَدَوَانًا إِذَا سَرَقَهُ ve
عَدْوٌ [ʹadv] (بَدْوٌ [bedv] vezninde) ve
عُدْوَانٌ [ʹudvân] (ʹayn’ın zammıyla) Bir adamı bir nesneden sarf edip çevirmek ve geçirmek maʹnâsınadır; yukâlu: عَدَاهُ عَنِ الْأَمْرِ عَدْوًا وَعُدْوَانًا إِذَا صَرَفَهُ وَشَغَلَهُ Ve bir kimse üzere sıçrayıp atılmak maʹnâsınadır; yukâlu: عَدَا عَلَيْهِ إِذَا وَثَبَ Ve bir işi terk edip ondan geçmek maʹnâsınadır; yukâlu: عَدَا الْأَمْرَ وَعَنْهُ إِذَا جَاوَزَهُ وَتَرَكَهُ
اَلْأَعْدَاءُ [el-aʹdâ΄] (hemzenin fethi ve elifin meddiyle) Cemʹi, düşmanlar maʹnâsına. Ve
عَدُوٌّ [ʹaduvv] kelimesi bir vasftır ki isme şebîhtir; yukâlu: عَدُوٌّ بَيِّنُ الْعَدَاوَةِ
اَلْعُدُوُّ [el-ʹuduvv] (zammeteynle ve vâv’ın teşdîdiyle) Bi-maʹnâhu kezâlik; yukâlu: عَدَا عَلَيْهِ عَدْوًا وَعُدُوًّا وَعَدَاءً Ve minhu kavluhu taʹâlâ: ﴿فَيَسُبُّوا اللهَ عَدْوًا بِغَيْرِ عِلْمٍ﴾ (الأنعام، 108) وَقَرَأَ الْحَسَنُ “عُدُوًّا” مِثْلَ جُلُوسٍ Ve
عَدْوٌ [ʹadv] (ʹayn’ın fethi ve dâl’ın sükûnuyla) At seğirtmeğe dahi derler.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı