اَلْأَصِيصُ [el-aṡîṡ] (أَمِيرٌ [emîr] vezninde) Titremeğe denir; yukâlu: أَخَذَهُ الْأَصِيصُ أَيِ الرِّعْدَةُ Ve bir nesneden korkup gocunmağa denir; yukâlu: فِي قَلْبِهِ مِنْهُ أَصِيصٌ أَيْ ذُعْرٌ Ve kapkacak kırıntısına, ʹalâ-kavlin yarım destîye ve küpe denir ki içine çiçek ekilir saksı olacaktır. Ve şol leğene yâhûd batyaya denir ki geceler yâhûd ihtiyâr adamlar mahsûs tebevvül için ittihâz ederler, Türkîde ördek taʹbîr eyledikleridir. Ve metîn ve muhkem yapıya denir; yukâlu: بِنَاءٌ أَصِيصٌ أَيْ مُحْكَمٌ Ve büyük destî tarzında bir nesneye denir ki iki taraflı kulpları olmakla onunla çamur taşınır; teskere gibi bir nesne olacaktır.
اَلْأَصِيصُ [el-aṡîṡ] (hemzenin fethi ve ṡâd’ın kesri ve meddiyle) Titremek, رِعْدَةٌ [riʹdet] maʹnâsına, ufanmış destînin yâhûd küpün nısfı ki içinde reyhân ekerler.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı