اَلْأَفْرَقُ [el-efraḵ] Bir almacığı dîgerinden yüksek olan ata denir; yukâlu: فَرَسٌ أَفْرَقُ إِذَا كَانَتْ إِحْدَى وَرِكَيْهِ مُشْرِفًا عَلَى الْأُخْرَى Ve çatal ibikli horoza denir; yukâlu: دِيكٌ أَفْرَقُ أَيْ بَيِّنُ الْفَرَقِ Ve nâsiyesi yâhûd lihyesi çatal hey΄etinde ayrık olan adama denir; yukâlu: رَجُلٌ أَفْرَقُ أَيْ كَأَنَّ نَاصِيَتَهُ أَوْ لِحْيَتَهُ مَفْرُوقَةٌ بَيِّنُ الْفَرَقِ Ve ak horoza ıtlâk olunur; yukâlu: دِيكٌ أَفْرَقُ أَيْ أَبْيَضُ Mütercim der ki zâhiren ıtlâkın vechi أَفْرَقُ [efraḵ] fi’l-asl hakkında hadîs-i şerîf sâdır olan hâssalı dîk-i ebyazın vasfı olup nâsın kemâl-i ragbetlerine mebnî kesret-i istiʹmâlle giderek ism menzilinde şâyiʹ olmak melhûzdur. Ve hâyelerinin aralığı meydânlı olan koyuna denir; cemʹi فُرْقٌ [furḵ] gelir fâ’nın zammıyla. Ve tek taşak ata denir; yukâlu: فَرَسٌ أَفْرَقُ أَيْ ذُو خُصْيَةٍ وَاحِدَةٍ Ve kollarının aralığı meydânlı ve kulaçlı olan adama denir; yukâlu: رَجُلٌ أَفْرَقُ أَيْ أَفْلَجُ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı