اَلْإِفْلَاءُ [el-iflâ΄] (hemzenin kesriyle) فَلْوٌ [felv] ile maʹnâ-yı evvelde mürâdiftir; yukâlu: أَفْلَى الصَّبِيَّ وَالْمُهْرَ بِمَعْنَى فَلَاهُ Ve ıssız, şenliksiz beyâbâna varmak yâhûd oraya dâhil olmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَفْلَى زَيْدٌ إِذَا صَارَ إِلَى الْفَلَاةِ أَوْ دَخَلَهَا Ve hatunun çocuğu yâ atın kulunu sütten kesilmek kertesine gelmek maʹnâsınadır; yukâlu: أَفْلَتِ الْمَرْأَةُ أَوِ الْفَرَسُ إِذَا بَلَغَ وَلَدُهَا أَنْ يُفْطَمَ
اَلْإِفْلَاءُ [el-iflâ΄] (hemzenin kesri ve elifin meddiyle) Berriyyeye dâhil olmak; yukâlu: أَفْلَى الْقَوْمُ إِذَا صَارُوا إِلَى الْفَلَاةِ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı