اَلْإِفْقَارُ [el-ifḵâr] (hemzenin kesriyle) Fakîr kılmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَفْقَرَهُ اللهُ تَعَالَى أَيْ جَعَلَهُ فَقِيرًا Ve sayd sayyâd-ı râmînin tüleğine gelmek maʹnâsına müstaʹmeldir; tekûlu: أَفْقَرَكَ الصَّيْدُ أَيْ أَمْكَنَكَ مِنْ جَانِبِهِ Ve bir adam kendi devesini yük yükletmek yâhûd binmek için âhere iʹâre eylemek maʹnâsına müstaʹmeldir; tekûlu: أَفْقَرَكَ بَعِيرَهُ أَيْ أَعَارَكَ ظَهْرَهُ لِلْحَمْلِ أَوِ الرُّكُوبِ
اَلْإِفْقَارُ [el-ifḵâr] (hemzenin kesri ve fâ’nın sükûnuyla) Sayd sana arkasın vermektir; ve minhu kavluhum: أَفْقَرَكَ الصَّيْدُ أَيْ أَمْكَنَكَ مِنْ فَقَارِهِ فَارْمِهِ Yaʹnî fırsattır, remy eyle. Ve
إِفْقَارٌ [ifḵâr] ʹÂriyyeti vermeğe dahi derler; yukâlu: أَفْقَرْتُ فُلَانًا نَاقَتِي أَيْ أَعَرْتُهُ فَعَارَهَا لِيَرْكَبَهَا Ve
إِفْقَارٌ [ifḵâr] Fakr maʹnâsına da gelir; yukâlu: أَفْقَرَهُ اللهُ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı