اَلْبَاهِلُ [el-bâhil] Şol nâkaya denir ki memesinin bağı olmaya, ʹalâ-kavlin yularsız salma ola yâhûd damga ve nişânesi olmaya; cemʹi بُهْلٌ [buhl] gelir bâ’nın zammıyla بُرْدٌ [burd] gibi ve بُهَّلٌ [buhhel] gelir, رُكَّعٌ [rukkaʹ] vezninde; yukâlu: نَاقَةٌ بَاهِلٌ أَيْ لَا صِرَارَ عَلَيْهَا أَوْ لَا خِطَامَ أَوْ لَا سِمَةَ Ve
بَاهِلٌ [bâhil] Hod-ser adama denir, bâdiye aʹrâbı gibi; yukâlu: رَجُلٌ بَاهِلٌ أَيْ عَلَى رَأْسِهِ لَا يَصِلُ إِلَيْهِ أَحَدٌ Ve bî-kâr ve âvâre gezen şahsa denir; yukâlu: هُوَ بَاهِلٌ أَيْ مُتَرَدِّدٌ بِلَا عَمَلٍ Ve sopası ve toykası olmayan çobana denir; yukâlu: رَاعٍ بَاهِلٌ إِذَا كَانَ بِلَا عَصًا
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı