اَلتَّعْفِيَةُ [et-taʹfiyet] (تَفْعِلَةٌ [tefʹilet] vezninde) Bu dahi devenin tüyünü kırkmamakla uzayıp ve çoğalıp sağrısını bürümek maʹnâsınadır; yukâlu: عَفَّى الْجَمَلَ بِمَعْنَى أَعْفَاهُ Ve
تَعْفِيَةُ الْخَبَالِ [taʹfiyetu’l-ḣabâl] Bir kavmin bi’l-cümle helâk ve inkırâzından ʹibârettir, yukâlu: عَفَّى عَلَيْهِمُ الْخَبَالُ أَيْ مَاتُوا ʹArablar عَفَّى عَلَى أَثَرِهِ derler, izini türâbla mahv ve nâ-bedîd etti maʹnâsınadır ki bunda عَلَى ile istiʹmâl eder. Ve burada خَبَالٌ [ḣabâl] سَحَابٌ [seḩâb] vezninde helâk ve cinn ve cünûn maʹnâlarına muhtemeldir.
اَلتَّعْفِيَةُ [et-taʹfiyet] (ʹalâ-vezni اَلتَّرْبِيَة [et-terbiyet]) Yıkmak; yukâlu: عَفَّتْهَا الرِّيحُ شُدِّدَ لِلْمُبَالَغَةِ Ve
تَعْفِيَةٌ [taʹfiyet] Fesâddan sonra ıslâha dahi derler; yukâlu: عَفَّى عَلَى مَا كَانَ مِنْهُ إِذَا أَصْلَحَ بَعْدَ الْفَسَادِ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı