اَلثُّلُوجُ [ešamp;-šamp;ulûc] (قُعُودٌ [ḵuʹûd] vezninde) ve
اَلثَّلَجُ [ešamp;-šamp;elec] (fethateynle) Bunlar da hâtır dagdaga ve halecândan kurtulup ârâm ve itmînân bulmak maʹnâsınadır ki yürekten harâret-i ıztırâb mündefiʹ olup yürek soğumaktan ʹibârettir; tekûlu: ثَلَجَتْ نَفْسِي وَثَلِجَتْ ثُلُوجًا وَثَلَجًا مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ وَالرَّابِعِ إِذَا اطْمَأَنَّتْ Ve
ثَلَجٌ [šamp;elec] (fethateynle) Şâd ve mesrûr olmak maʹnâsınadır ki yüreği soğumağı müstelzimdir; yukâlu: ثَلِجَ الرَّجُلُ ثَلَجًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا فَرِحَ
اَلثُّلُوجُ [ešamp;-šamp;ulûc] (zammeteynle) Mutma΄inn olup ârâm bulmak; yukâlu: ثَلَجَتْ نَفْسِي يَثْلُجُ ثُلُوجًا مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ إِذَا اطْمَأَنَّتْ Ve baʹzılar eyitti: Bunda kezâlik ثَلِجَتْ نَفْسِي يَثْلَجُ ثَلَجًا dahi lügattır; مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı