اَلْجُلْهُمَةُ [el-culhumet] (قُنْفُذَةٌ [ḵunfužet] vezninde ve cîm’in ve hâ’nın fethiyle) Derenin kıyısına denir; tekûlu: رَأَيْتُهُ يَقْعُدُ فِي الْجُلْهُمَةِ أَيْ فِي حَافَةِ الْوَادِي Ve قُنْفُذٌ [ḵunfuž] vezninde şiddet ve mihnet maʹnâsınadır. Ve müşkil işe denir. Ve emr-i ʹazîm maʹnâsınadır; yukâlu: وَقَعَ فِي جُلْهُمَةٍ أَيْ شِدَّةٍ وَكَذَا خُطَّةٍ وَأَمْرٍ عَظِيمٍ Ve bir recül ismidir.
اَلْجُلْهُمَةُ [el-culhumet] (cîm’in ve hâ’nın zammı ve mâ-beynde lâm’ın sükûnuyla) Derinin kenârı. Ve fî hadîsi Ebî Sufyân: “مَا كِدْتَ تَأْذَنُ لِي حَتَّى تَأْذَنَ لِحِجَارَةِ الْجُلْهُمَتَيْنِ” Ebû ʹUbeyd eyitti: İşbu hadîs-i şerîfte جُلْهُمَتَيْنِ ile murâd derenin iki cânibidir, ammâ maʹrûf olan جَلْهَمَتَانِ [celhemetân]dır cîm’in ve hâ’nın fethiyle. Mezbûr eyitti: Ben bunu zammeteynle bu hadîsten gayrı yerde işitmedim ve lâkin bî-asl gelmemiştir dedi.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı