اَلْخَلَلُ [el-ḣalel] (fethateynle) İki nesne beyninde olan açıklığa ve aralığa denir, parmakların beyninde olan aralık gibi ve sehâbda olan sünger aralıkları gibi hafî ve mevhûm aralığa denir ki onlardan yağmur hurûc eder, خِلَالٌ [ḣilâl] gibi, ke-mâ se-yuzkeru. Şârihin beyânına göre cemʹi خِلَالٌ [ḣilâl]dır, جَبَلٌ [cebel] ve جِبَالٌ [cibâl] gibi. Pes mü΄ellifin كَخِلَالِهِ kavli müsâmaha olur, fe-kavluhu taʹâlâ: ﴿فَترَى الْوَدْقَ يَخْرُجُ مِنْ خِلَالِهِ﴾ الآية قُرِئَ بِهِمَا Ve
خَلَلٌ [ḣalel] Bir nesnede yâhûd bir husûsta olan vehn ve zaʹf hâletine denir ki mazbût ve müstahkem olmaz; yukâlu: فِي أَمْرِهِ خَلَلٌ أَيْ وَهْنٌ Ve insânda olan rikkate ve hâl yufkalığına denir. Ve re΄y ve tedbîr ve endîşede olan nizâmsızlığa ve perîşânlığa denir; yukâlu: فِي رَأْيِهِ خَلَلٌ أَيِ انْتِشَارٌ وَتَفَرُّقٌ
اَلْخِلَلُ [el-ḣilel] (ḣâ’nın kesriyle) Bu dahi iki nesne aralığına sokulmuş şey΄e denir, خِلَالٌ [ḣilâl] gibi; yukâlu: هُوَ خِلَلُهُمْ وَخِلَالُهُمْ أَيْ بَيْنَهُمْ Ve dişlerin aralıklarında kalan taʹâm bakiyyelerine denir, خِلَالَةٌ [ḣilâlet] gibi, ke-mâ se-yuzkeru. Müfredi خِلَّةٌ [ḣillet] ve خِلَلَةٌ [ḣilelet]tir ḣâ’ların kesriyle.
اَلْخَلَلُ [el-ḣalel] (fethateynle) İki nesne beyninde olan aralığa derler.
اَلْخُلَالَةُ [el-ḣulâlet] (ḣâ’nın zammı ile) ve
اَلْخُلَلُ [el-ḣulel] (ḣâ’nın zammı ve lâm’ın fethiyle) ve
اَلْخِلَلُ [el-ḣilel] (ḣâ’nın kesri ve lâm’ın fethiyle) Şol nesnedir ki diş arasından çıkar, خِلَالٌ [ḣilâl]le dişi arıtırken; yukâlu: فُلَانٌ يَأْكُلُ خُلَالَتَهُ وَخَلَلَهُ وَخُلَلَهُ أَيْ مَا يَخْرُجُ مِنْ أَسْنَانِهِ إِذَا تَخَلَّلَ Ve bu bir meseldir ki tâ΄ife-i ʹArab beyninde istiʹmâl olunur. Ve
اَلْخُلَالَةُ [el-ḣulâlet] (ḣâ’nın zammı ile kezâlik) ve
اَلْخَلَالَةُ [el-ḣalâlet] (ḣâ’nın fethiyle) ve
اَلْخِلَالَةُ [el-ḣilâlet] (ḣâ’nın kesriyle) Dostluk, sadâkat ve meveddet maʹnâsına.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı