اَلذَّرْوُ [ež-žerv] (žâl’ın fethi ve râ’nın sükûnuyla) Yel bir nesneyi tozutup iletmek maʹnâsınadır; yukâlu: ذَرَتِ الرِّيحُ الشَّيْءَ تَذْرُوهُ ذَرْوًا إِذَا أَطَارَتْهُ وَأَذْهَبْتَهُ Ve bu maʹnâda lâzım olur, tozmak maʹnâsınadır; yukâlu: ذَرَا الشَّيْءُ إِذَا طَارَ فِي الْهَوَاءِ Ve savurmak maʹnâsınadır; yukâlu: ذَرَا الْحِنْطَةَ إِذَا نَقَّاهَا فِي الرِّيحِ Ve kırmak maʹnâsınadır; yukâlu: ذَرَا الشَّيْءَ إِذَا كَسَرَهُ Ve sürʹatle gitmek maʹnâsınadır; yukâlu: ذَرَا الظَّبْيُ إِذَا أَسْرَعَ Ve ağızdan dişler düşüp dökülmek maʹnâsınadır; yukâlu: ذَرَا فُوهُ أَيْ أَسْنَانُهُ إِذَا سَقَطَ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı