er-rufâʹat ~ اَلرُّفَاعَةُ

Kamus-ı Muhit - الرفاعة maddesi

اَلرِّفَاعَةُ [er-rifâʹat] (كِتَابَةٌ [kitâbet] ve ثُمَامَةٌ [šamp;umâmet] vezninde) Sağrısı arık olan ʹavretler büyük göstermek için sağrılarına bağladıkları bohçaya denir, عُظَّامَةٌ [ʹużżâmet] maʹnâsına. Ve şol ipe denir ki bukağılı olan adam onu bukağısına geçirip onunla tutup kaldırır; yukâlu: رَفَعَ قَيْدَهُ بِالرِّفَاعَةِ وَهِيَ الْخَيْطُ الَّذِي يَرْفَعُ بِهِ الْمُقَيَّدُ قَيْدَهُ إِلَيْهِ Ve

رِفَاعَةٌ [rifâʹat] Şiddet-i savt maʹnâsınadır; yukâlu: فِي صَوْتِهِ رِفَاعَةٌ أَيْ شِدَّةٌ Bunda harekât-ı selâsla lügattır. Ve masdar olur, bülend-âvâz olmak maʹnâsına; yukâlu: رَفُعَ الرَّجُلُ رِفَاعَةً مِنَ الْبَابِ الْخَامِسِ إِذَا صَارَ رَفِيعَ الصَّوْتِ

Vankulu Lugatı - الرفاعة maddesi

اَلرُّفَاعَةُ [er-rufâʹat] (râ’nın zammı ile) Şol nesnedir ki sağrısı arık olan ʹavret onunla kendin sağrılı gösterir. Ve

رُفَاعَةٌ [rufâʹat] Şol ipe derler ki bukağılı olan kimse onunla bukağı kaldırıp yukarı bağlar. Ve

رُفَاعَةٌ [rufâʹat] Âvâz yüksek olmağa dahi derler; yukâlu: فِي صَوْتِهِ رَفَاعَةٌ وَرُفَاعَةٌ بِالْفَتْحِ وَالضَّمِّ وَيُقَالُ رَفُعَ الرَّجُلُ مِنَ الْبَابِ الْخَامِسِ إِذَا صَارَ رَفِيعَ الصَّوْتِ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı