اَلزَّمْرُ [ez-zemr] (أَمْرٌ [emr] vezninde) ve
اَلزَّمِيرُ [ez-zemîr] (zâ’nın fethiyle) Kamış ile tegannî eylemek yaʹnî ağız ile nây ve kaval ve düdük ve çığırtma ve sûrnâ çalmak maʹnâsınadır; yuḵâu. زَمَرَ الرَّجُلُ زَمْرًا وَزَمِيرًا مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ وَالثَّانِي إِذَا غَنَّى فِي الْقَصَبِ Ve
زَمْرٌ [zemr] Kırbayı doldurmak maʹnâsınadır; yukâlu: زَمَرَ الْقِرْبَةَ زَمْرًا إِذَا مَلَأَهَا Ve bir kelâm ve haberi fâş ve şâyiʹ kılmak maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: زَمَرَ بِالْحَدِيثِ إِذَا أَذَاعَهُ Ve bir kimseyi bir kimse üzere kışkırtıp igrâ eylemek maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: زَمَرَ فُلاَنًا بِفُلاَنٍ إِذَا أَغْرَاهُ بِهِ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı