الزَّنْءُ [ez-zen΄] (zâ’nın fethi ve nûn’un sükûnuyla) ve
الزُّنُوءُ [ez-zunû΄] (قُعُودٌ [ḵuʹûd] vezninde) Sığınmak maʹnâsınadır; yukâlu: زَنَأَ إِلَيْهِ زَنْئًا وَزُنُوءًا مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ إِذَا لَجَأَ Ve dağa çıkmak maʹnâsınadır; yukâlu: زَنَأَ فِي الْجَبَلِ إِذَا صَعِدَ Ve gölge çekilip kısalmak maʹnâsınadır; yukâlu: زَنَأَ الظِّلُّ إِذَا قَلَصَ وَدَنَا بَعْضُهُ مِنْ بَعْضٍ Ve bir nesneye pek yaklaşıp çatmak maʹnâsınadır; yukâlu: زَنَأَ إِلَيْهِ إِذَا دَنَا Ve şen ve şâdmân olmak maʹnâsınadır; yukâlu: زَنَأَ الرَّجُلُ إِذَا طَرِبَ Ve sürʹat eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: زَنَأَ إِذَا أَسْرَعَ Ve yere yapışmak maʹnâsınadır; yukâlu: زَنَأَ إِذَا لَزِقَ بِالأَرْضِ Ve boğmak maʹnâsınadır; yukâlu: زَنَأَهُ إِذَا خَنَقَهُ Ve mesânede bevli habs eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: زَنَأَ بَوْلُهُ إِذَا احْتَقَنَ Ümmehât-ı sâ΄irede حَقَنَهُ ʹunvânıyla müfesserdir.
اَلزَّنْءُ [ez-zen΄] (zâ’nın fethi ve nûn’un sükûnuyla) ve
اَلزُّنُوءُ [ez-zunû΄] (zammeteynle) Yukarı çıkmak; yukâlu: زَنَأَ فِي الْجَبَلِ مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ Ve karîb olmak maʹnâsına; yukâlu: زَنَأْتُ الْخَمْسِينَ زَنْئًا أَيْ دَنَوْتُ مِنْهَا Ve kasîr olmak maʹnâsına; yukâlu: زَنَأَ الظِّلُّ أَيْ قَصُرَ Ve sığınmak maʹnâsına; yukâlu: زَنَأْتُ إِلَيْهِ زُنُوءًا أَيْ لَجَأْتُ إِلَيْهِ Ve bir kimse bevlin habs etmek; yukâlu: زَنَأَ يَزْنَأُ زُنُوءًا إِذَا احْتَقَنَ وَالْكُلُّ مِنَ الْبَابِ الْمَذْكُورِ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı