اَلزَّمَنُ [ez-zemen] (fethateynle) ve
اَلزَّمَانُ [ez-zemân] (سَحَابٌ [seḩâb] vezninde) ʹAsr ve dehr maʹnâsınadır ki vaktin kalîl ve kesîrine ıtlâk olunur ismlerdir; cemʹi أَزْمَانٌ [ezmân] ve أَزْمِنَةٌ [ezminet] ve أَزْمُنٌ [ezmun] gelir, أَفْلُسٌ [eflus] gibi; musaggarında زُمَيْنٌ [zumeyn] denir; ve minhu yukâlu: لَقِيتُهُ ذَاتَ الزُّمَيْنِ يُرِيدُ بِهِ تَرَاخِيَ الْوَقْتِ Yaʹnî “Çoktan ona bir sehlce vaktte buluştum idi” demektir. Şârih der ki mü΄ellifin وَاِسْمَانِ kavli ʹatf-ı tefsîrdir.
اَلزَّمِنُ [ez-zemin] (كَتِفٌ [ketif] vezninde) ve
اَلزَّمِينُ [ez-zemîn] (أَمِيرٌ [emîr] vezninde) Kötürüm kimseye denir; cemʹleri زَمِنُونَ [zeminûn] ve زَمْنَى [zemnâ] gelir, مَرْضَى [merḋâ] gibi.
اَلزَّمَنُ [ez-zemen] (fethateynle) Vakt maʹnâsınadır, kalîle ve kesîre ıtlâk olunur.
اَلزَّمِنُ [ez-zemin] (zâ’nın fethi ve mîm’in kesriyle) Zikr olunan âfete mübtelâ olan kimse; yukâlu: رَجُلٌ زَمِنٌ إِذَا كَانَ مُبْتَلًى بِهِ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı