اَلشَّرَى [eş-şerâ] (عَلَى [ʹalâ] vezninde) ve
اَلشَّرَاةُ [eş-şerât] (حَصَاةٌ [ḩaṡât] vezninde) Mâlın yaʹnî mevâşî kısmının rüzâl ve kemterine denir; yukâlu: أَخَذَ الشَّرَى وَالشَّرَاةَ مِنَ الْمَالِ أَيْ رُذَالَهُ Ve mâlın güzîde ve nefîsine denmekle zıdd olur; yukâlu: بَقِيَ عِنْدَهُ الشَّرَى وَالشَّرَاةُ أَيْ خِيَارُ الْمَالِ Cevherî bunu şîn’in fethi ve râ’nın sükûnuyla zabt eylemekle vehm eyledi. Ve
شَرَى [şerâ] Dağa denir. Ve yola denir, tarîk maʹnâsına. Ve Selmâ nâm dağda bir yolun adıdır ki arslanı pek çoktur. Ve Necd’de Ṯayyi΄ kabîlesi yurdunda bir dağın adıdır. Ve Tihâme’de bir dağ ismidir ki yırtıcı cânverleri kesîrdir. Ve Kebkeb ile Nuʹmân beyninde bir vâdî ismidir ki ʹArafât’a bir merhaledir. Ve
شَرَى [şerâ] ve medd ile
اَلشُّرَاةُ [eş-Şurât] (عُصَاةٌ [ʹuṡât] vezninde) Havâric tâ΄ifesine ıtlâk olunur; lecc ve ʹinâd maʹnâsına olan شَرًى mâddesinden me΄hûzdur, zîrâ lecc ve taʹannüdlerinden nâşî hurûc eylediler, yoksa شَرَيْنَا أَنْفُسَنَا فِي الطَّاعَةِ mâddesinden me΄hûz değildir; Cevherî öyle demekle vehm eyledi. شَارِي [şârî] müfredidir. Şârih der ki Cevherî bu kavlinde e΄imme-i kesîreye iktidâ eylemiştir, hattâ İbn Ešamp;îr dedi ki onlara شُرَاةٌ [Şurât] ıtlâkı dünyâ mukâbili âhiret iştirâ eyledik zuʹmlerine mebnîdir. İntehâ.
اَلشُّرَاةُ [eş-Şurât] (şîn’in zammı ve râ’nın tahfîfiyle) Havâric tâ΄ifesi.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı