eş-şereb ~ اَلشَّرَبُ

Kamus-ı Muhit - الشرب maddesi

اَلشَّرَبُ [eş-şereb] (fethateynle) Susamak maʹnâsınadır; yukâlu: شَرِبَ الرَّجُلُ شَرَبًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا عَطِشَ Ve bir kimsenin devesi zaʹîf ve zebûn olmak maʹnâsınadır; yukâlu: شَرِبَ الرَّجُلُ إِذَا ضَعُفَ بَعِيرُهُ Ve bir kimsenin devesi susuz olmak maʹnâsınadır; yukâlu: شَرِبَ الرَّجُلُ إِذَا عَطِشَتْ إِبِلُهُ Ve bir kimsenin devesi suya kanmak maʹnâsınadır; yukâlu: شَرِبَ الرَّجُلُ إِذَا رَوِيَتْ إِبِلُهُ Bu cihetle azdâddan olur.

اَلشِّرْبُ [eş-şirb] (şîn’in kesriyle) Suya ıtlâk olunur. Ve sudan ʹâ΄id olan hisse ve nasîbe denir; yukâlu: لَهُ شِرْبٌ مِنَ الْمَاءِ أَيْ حَظٌّ مِنْهُ Ve suya vürûd edecek mevziʹe denir, su başı ve suvat gibi; yukâlu: هَذَا شِرْبُ الْقَوْمِ أَيْ مَوْرِدُهُمْ Ve su içecek vakte denir.

الشَّرْب [eş-şerb] (şîn’in harekât-ı selâsı ve râ’nın sükûnuyla) ve

اَلْمَشْرَبُ [el-meşreb] (مَقْعَدٌ [maḵʹad] vezninde) ve

اَلتَّشْرَابُ [et-teşrâb] (تَذْكَارٌ [težkâr] vezninde) İçmek maʹnâsınadır; yukâlu: شَرِبَ الْمَاءَ شَرْبًا بِالتَّثْلِيثِ وَمَشْرَبًا وَتَشْرَابًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا جَرَعَهُ ʹAlâ-kavlin şîn’in fethiyle شَرْبٌ [şerb] masdardır; ve zammıyla ve kesriyle ismlerdir, içmeğe denir. Ve

شَرْبٌ [şerb] (şîn’in fethiyle) شَارِبٌ [şârib] olan kavme ıtlâk olunur, yaʹnî ism-i cemʹ olur, رَكْبٌ [rekb] ve رَحْلٌ [raḩl] gibi yâhûd cemʹ olur, صَحْبٌ [ṡaḩb] ve صَاحِبٌ [ṡâḩib] gibi, niteki شُرُوبٌ [şurûb] dahi شَارِبٌ [şârib]in cemʹidir, شُهُودٌ [şuhûd] ve شَاهِدٌ [şâhid] gibi. Ve

شَرْبٌ [şerb] Bâ΄ harfiyle müteʹaddî olur, içirmek maʹnâsına. Ve bu münâsebetle bir kimse hakkında dürûg-âmîz iftirâ eylemek maʹnâsına istiʹmâl olunur; yukâlu: شَرَبَ بِهِ إِذَا كَذَبَ عَلَيْهِ Ve fehm eylemek maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: شَرَبَ الْكَلاَمَ شَرْبًا مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ إِذَا فَهِمَهُ

Vankulu Lugatı - الشرب maddesi

اَلشَّرَبُ [eş-şereb] (fethateynle) ve

اَلشَّرَبَاتُ [eş-şerebât] شَرَبَةٌ [şerebet]in cemʹidir.

اَلشُّرْبُ [eş-şurb] ve

اَلشَّرْبُ [eş-şerb] ve

اَلشِّرْبُ [eş-şirb] (şîn’in zammı ve fethi ve kesriyle) İçmek; yukâlu: شَرِبَ الْمَاءَ وَغَيْرَهُ شُرْبًا وَشَرْبًا وَشِرْبًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ وَقُرِئَ ﴿فَشَارِبُونَ شُرْبَ الْهِيمِ﴾ (الواقعة 55) بِالْوُجُوهِ الثَّلَاثَةِ Baʹzılar eyitti: شَرْبٌ [şerb] feth-i şîn’le masdardır ve hafzla ve refʹle ismlerdir, شَرِبْتُ [şeribtu]den. Ve شَرْبٌ [şerb] feth-i şîn’le, شَارِبٌ [şârib]in cemʹi olur, رَكْبٌ [rekb] رَاكِبٌ [râkib]in cemʹi olduğu gibi, nitekim شَرْبٌ [şerb] de cemʹi شُرُوبٌ [şurûb] gelir zammeteynle.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı