eş-şemâl ~ اَلشَّمَالُ

Kamus-ı Muhit - الشمال maddesi

اَلشَّمَالُ [eş-şemâl] (şîn’in fethi ve kesriyle) Ḩicr-i Kaʹbe-i muʹazzama semtinden esen yele denir. Ve حِجْرٌ [Ḩicr], Beyt-i Şerîf’in şimâl tarafındadır; ʹalâ-kavlin kıbleye müteveccih olan adamın sağ tarafından esen yel olacaktır, lâkin sâhîh olan kutb-ı şimâlî cihetinden matlaʹ-ı şems ile Benâtu Naʹş mâ-beyninden yâhûd matlaʹ-ı Benâtu Naʹş ile Nesr-i Tâ΄ir’in maskiti mâ-beyninden esen rüzgârdır. Ve bu rüzgâr ʹâdetâ gecelerde hübûb eylemez. Evvelki ihtilâf mukîmin makâmı iʹtibârına mebnidir, kaldı ki mü΄ellifin taʹrîfi usûl-i erbaʹaya mebnidir.

اَلشِّمَالُ [eş-şimâl] (şîn’in kesriyle) ve

اَلشِّيمَالُ [eş-şîmâl] (yâ΄ ziyâdesiyle ki işbâʹdır) ve

اَلشِّمْلَالُ [eş-şimlâl] (şîn’in kesriyle) Sola denir ki sağ mukâbilidir, sol ele ve sol yana ve sol cihete şâmildir, يَمِينٌ [yemîn] mukabilidir; شِمَالٌ [şimâl]in cemʹi أَشْمُلٌ [eşmul] gelir ve شَمَائِلُ [şemâ΄il] gelir gayr-i kıyâs üzere ve شُمُلٌ [şumul] gelir, كُتُبٌ [kutub] vezninde ve شِمَالٌ [şimâl] gelir müfredinin lafzı üzere, دِلَاصٌ [dilâṡ] gibi; yukâlu: فُلَانٌ يَعْمَلُ بِشِمَالِهِ وَأَتَى مِنْ شِمَالِي وَهُوَ ضِدُّ الْيَمِينِ Ve

شِمَالٌ [şimâl] Hûy ve tabîʹat maʹnâsınadır; cemʹi شَمَائِلُ [şemâ΄il] yukâlu: هُوَ كَرِيمُ الشِّمَالِ أَيِ الطَّبْعِ Ve uğursuzlukta müstaʹmeldir; yukâlu: زَجَرْتُ لَهُ طَيْرَ الشِّمَالِ أَيْ طَيْرَ الشُّؤْمِ Şârih der ki ʹArablar sol ile teşe΄΄üm eylediklerine mebnîdir, niteki يَمِينٌ [yemîn] ile teyemmün ederler, bereket maʹnâsına olan يُمْنٌ [yumn] mâddesinden me΄hûzdur derler ve li-hâzâ يَمِينٌ [yemîn]e يُمْنَى [yumnâ] ve şimâle شُؤْمَى [şu΄mâ] ıtlâk ederler. Ve

شِمَالٌ [şimâl] Bir türlü damga ismidir ki koyun kısmının memesine basılır. Ve ekin biçen adamın eliyle kabz eylediği bir tutam ekine denir. Ve koyunun memesine geçirdikleri torba şeklinde keseye denir ki memesi sütten ağırlaştıkta geçirirler, ʹalâ-kavlin bu keçi kısmına mahsûstur.

Vankulu Lugatı - الشمال maddesi

اَلشَّمَالُ [eş-şemâl] (şîn’in fethiyle) Şol rüzgârdır ki kutb cânibinden eser. Ve bunda beş lügat vardır: Biri zikr olunan ve biri شَمْلٌ [şeml] mîm’in sükûnuyla ve biri شَمَلٌ [şemel] mîm’in fethiye ve biri شَمْأَلٌ [şem΄el] mîm’in sükûnu ve hemzenin fethiyle ve biri شَأْمَلٌ [şe΄mel] mîm ve hemzenin kalb-i mekânıyla harf-i şîn cemîʹisinde meftûh olmak üzere ve gâh olur lâm’ı müşedded dahi kılarlar.

اَلشِّمَالُ [eş-şimâl] (şîn’in kesriyle) Sol el ki sağ elin mukâbilidir.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı