اَلْفَكْعُ [el-fekʹ] (fâ’nın fethi ve kâf’ın sükûnuyla) ve
اَلْفُكُوعُ [el-fukûʹ] (قُعُودٌ [ḵuʹûd] vezninde) Hüzn ve kederden yâhûd gazabdan başını aşağı dikip hamûş durmak maʹnâsınadır; yukâlu: فَكِعَ الرَّجُلُ فَكْعًا وَفُكُوعًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا أَطْرَقَ مِنْ حُزْنٍ أَوْ غَضَبٍ Ve bir mahalle varıp kalmak maʹnâsınadır; yukâlu: ذَهَبَ فُلاَنٌ فَمَا يُدْرَى أَيْنَ فَكَعَ فَكْعًا وَفُكُوعًا مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ أَيْ غَدَا
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı