اَلْقِرَابَةُ [el-ḵirâbet] (كِتَابَةٌ [kitâbet] vezninde) Bu dahi قَرَبٌ [ḵarab] gibi sabâh vakti suya vâsıl olmak için gece gitmek maʹnâsınadır; yukâlu: قَرَبَتِ اْلإِبِلُ قَرَبًا وَقِرَابَةً مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ إِذَا سَارَتْ لَيْلاً لِوِرْدِ الْغَدِ Ve ʹArablar zikr olunan قَرَبٌ [ḵarab] lafzını mübâlagaten deveye de vasf edip إِبِلٌ قَرَبٌ derler.
اَلْمَقْرَبَةُ [el-maḵrebet] (mîm’in fethi ve râ’nın harekât-ı selâsıyla) ve
اَلْقُرْبَةُ [el-ḵurbet] (ḵâf’ın zammıyla) ve
اَلْقُرُبَةُ [el-ḵurubet] (zammeteynle) ve
اَلْقُرْبَى [el-ḵurbâ] (بُشْرَى [buşrâ] vezninde) ve
اَلْقَرَابَةُ [el-ḵarâbet] (كَرَامَةٌ [kerâmet] vezninde) Rahim cihetiyle olan yakınlığa mahsûslardır. Şârihin beyânına göre bunlar fi’l-asl masdarlardır, baʹdehu ism olarak istiʹmâl olundular; tekûlu: بَيْنِي وَبَيْنَهُ مَقْرَبَةٌ وَقُرْبَةٌ وَقُرْبَى وَقَرَابَةٌ فَهُوَ قَرِيبِي وَذُو قُرْبَتِي وَذُو قَرَابَتِي وَلاَ تَقُلْ قَرَابَتِي أَيْ بِدُونِ “ذُو”
اَلْقُرَابُ [el-ḵurâb] (غُرَابٌ [ġurâb] vezninde) ve
اَلْقُرَابَةُ [el-ḵurâbet] (hâ’yla) Zikr olunan قِرَابٌ [ḵirâb] gibi bir şey΄in endâzesine ve mikdârına karîb olan nesneye denir; yukâlu: هَذَا قِرَابُهُ بِالْكَسْرِ وَقُرَابُهُ وَقُرَابَتُهُ أَيْ قَارَبُ قَدْرَهُ Ve
قُرَابٌ [Ḵurâb] غُرَابٌ [ġurâb] vezninde) Yemen’de bir dağın adıdır. Ve
قُرَابَةٌ [ḵarâbet] (hâ’yla) قَرِيبٌ [ḵarîb] maʹnâsınadır; tekûlu: مَا هُوَ بِشَبِيهِكَ وَلاَ بِقُرَابَةٍ مِنْكَ أَيْ بِقَرِيبٍ Maʹnâ-yı mezkûrdan farkı ihfâdır. Ve
قُرَابٌ [ḵurâb] ve قُرَابَةُ الْمُؤْمِنِ [ḵurâbetu’l-mu΄min] Ferâsetlerinden ʹibârettir. Mü΄ellif bununla işbu: “إِتَّقُوا قُرَابَ الْمُؤْمِنِ” وَرُوِيَ “قُرَابَةَ الْمُؤْمِنِ فَإِنَّهُ يَنْظُرُ بِنُورِ اللهِ” hadîsine işâret eylemiştir ki murâd mü΄minin ferâsetidir ki ʹilm ve tahkîke karîb zann-ı musîblerinden ʹibârettir.
اَلْقِرَابَةُ [el-ḵirâbet] (ḵâf’ın kesriyle) Suya gitmek, suyla senin beyninde bir gecelik mesâfe var iken; yukâlu: قَرَبْتُ أَقْرُبُ قِرَابَةً مِثْلُ كَتَبْتُ كِتَابَةً إِذَا سِرْتَ إِلَى الْمَاءِ وَبَيْنَكَ وَبَيْنَهُ لَيْلَةٌ
اَلْقَرَابَةُ [el-ḵarâbet] (ḵâf’ın fethiyle) İsmdir, rahimde yakınlık maʹnâsına. Ve bu aslında masdar idi; tekûlu: بَيْنِي وَبَيْنَهُ قَرَابَةٌ
اَلْقُرَابَةُ [el-ḵurâbet] (ḵâf’ın zammıyla) قَرِيبٌ [ḵârîb] maʹnâsına. Ve minhu kavluhum: مَا هُوَ بِشَبِيهِكَ وَلَا بِقَرَابَةٍ مِنْ ذَلِكَ Yaʹnî “O kimse sana benzer değildir ve sana benzeyene karîb olur dahi değildir.”
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı