el-ḵužrûf ~ اَلْقُذْرُوفُ

Kamus-ı Muhit - القذروف maddesi

اَلْقُذْرُوفُ [el-ḵužrûf] (زُنْبُورٌ [zunbûr] vezninde) ʹAyb ve nakîsaya denir. Cemʹi قَذَارِيفُ [ḵažârîf] gelir, niteki Ebû Ḩizâm nâm şâʹirin işbu beytinde vâkiʹdir: “زِيرُ زَورٍ عَنِ الْقَذَارِيفِ نَوْرٍ || لاَ يُلاَحِينَ إِنْ لَصَوْنَ الْغُسُوسَا” Bu beytte biraz nisvân vasfında sevk olunmuştur. زِيرٌ [zîr] zây’ın kesriyle mücâlese-i ricâlden hazz eden hatunlardır. Ve ikinci زَوْرٌ [zevr] zây’ın fethiyle زَائِرٌ maʹnâsınadır. Ve قَذَارِيفُ [ḵažârîf] ʹuyûb ve nakâyıs maʹnâsınadır. Ve نَوْرٌ [nevr] nûn’un fethiyle نَؤُورٌ [ne΄ûr] lafzından ki ʹuyûbdan nâfire olan hatuna denir, cemʹdir. يُلاَحِينَ [yulâḩîne] مُلاَحَاةٌ [mulâḩât] lafzından ki şevk ve sadâkat maʹnâsınadır, me΄hûzdur. لَصَوْنَ kelimesi لَصْوٌ lafzından me΄hûzdur, muhabbet maʹnâsına. غُسُوسٌ [ġusûs] ġayn-ı muʹcemenin zammıyla غَسٌّ [ġass] lafzından ki le΄îm ve denîye denir, cemʹdir. Yaʹnî “O hatunlar ziyâret ve tereddüd edenler ile gerçi sohbet ve müvânesetten hazz ederler, lâkin ʹafîfe ve pâk-dâmen olmalarıyla ʹuyûb ve nakâyıstan ihtirâz ve nefret ederler. Bu cihetle edânî ve füru-mâye kısmına ʹarz-ı muhabbet ederlerse samîmî ve hakîkî değildir.”

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı