اَلْقَسَاحَةُ [el-ḵasâḩat] (فَسَاحَةٌ [fesâḩat] vezninde) ve
اَلْقُسُوحَةُ [el-ḵusûḩat] (فُسُوحَةٌ [fusûḩat] vezninde) Bir nesne pek olmak maʹnâsınadır; yukâlu: قَسَحَ الشَّيْءُ قَسَاحَةً وَقُسُوحَةً مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ إِذَا صَلُبَ Ve bir kimsenin zekeri kavî olmakla çok çok kıvâma gelmek maʹnâsınadır; yukâlu: قَسَحَ الرَّجُلُ إِذَا كَثُرَ إِنْعَاظُهُ Ve bükmek maʹnâsınadır; yukâlu: قَسَحَ الْحَبْلَ إِذَا فَتَلَهُ
اَلْقَسَاحَةُ [el-ḵasâḩat] ve
اَلْقُسُوحَةُ [el-ḵusûḩat] (ḵâf’ın fethiyle evvelde ve zammeteynle sânîde) Bir nesne pek olmağa derler; yukâlu: قَسَحَ الشَّيْءُ قَسَاحَةً وَقُسُوحَةً إِذَا صَلُبَ Kezâ fî baʹzi nusahi’ṡ-Ṡiḩâḩ.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı