اَلْقَرْيُ [el-ḵary] (جَرْيٌ [cery] vezninde) ve
اَلْقَرَى [el-ḵarâ] (عَصَا [ʹaṡâ] vezninde) Biriktirmek maʹnâsınadır; zikr olunan قَرْيَةٌ [ḵaryet] bu maʹnâdandır; yukâlu: قَرَى الْمَاءَ فِي الْحَوْضِ قَرْيًا وَقَرًى مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا جَمَعَهُ Ve geviş getiren hayvân gevişini avurduna biriktirip yığmak maʹnâsınadır; yukâlu: قَرَى الْبَعِيرُ وَكُلُّ مَا اجْتَرَّ إِذَا جَمَعَ جَرَّتَهُ فِي شِدْقِهِ Ve devenin dişleri ağrımakla avurdu şişmek maʹnâsınadır; yukâlu: قَرَتِ النَّاقَةُ إِذَا وَرِمَ شِدْقَاهَا مِنْ وَجَعِ الْأَسْنَانِ Ve bilâd ve kasabâtı tetebbuʹ ederek gezmek maʹnâsınadır; yukâlu: قَرَى الْبِلَادَ إِذَا تَتَبَّعَهَا يَخْرُجُ مِنْ أَرْضٍ إِلَى أَرْضٍ Ve okumak maʹnâsınadır ki mehmûzda lügattir; tekûlu: قَرَيْتُ الصَّحِيفَةَ لُغَةٌ فِي قَرَأْتُهَا فَهِيَ مَقْرِيَّةٌ
اَلْقَرِيُّ [el-ḵariyy] (غَنِيٌّ [ġaniyy] vezninde) Yüksekten olan su akıntısına denir, ʹalâ-kavlin yüksekten bâgçeye akıp döküldüğü yere denir, cemʹi أَقْرِيَةٌ [aḵriyet] gelir ve أَقْرَاءٌ [aḵrâ΄] gelir ve قُرْيَانٌ [ḵuryân] gelir ḵâf’ın zammıyla. Ve henüz yayıkta yayılmamış koyu süte denir.
اَلْقَرْيُ [el-ḵary] (ḵâf’ın fethi ve râ’nın sükûnuyla) Bir nesneyi tetebbuʹ etmek maʹnâsına.
اَلْقَرِيُّ [el-ḵariyy] (ḵâf’ın fethi ve yâ’nın teşdîdiyle فَعِيلٌ [faʹîl] vezni üzere) Bâgçelerde olan su akıntısıdır, مَجْرَى الْمَاءِ maʹnâsına.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı