اَلْكُدْيَةُ [el-kudyet] (kâf’ın zammıyla) ve
اَلْكَادِيَةُ [el-kâdiyet] Dehr ve zamânın şiddet ve mihnetine denir; yukâlu: أَصَابَتْهُ الْكُدْيَةُ وَالْكَادِيَةُ أَيْ شِدَّةُ الدَّهْرِ Ve
كُدْيَةٌ [kudyet] Pek ve katı olan arza denir. Ve pek salâbetli büyük yalçın kayaya denir. Ve mütehaccer balçığa denir ki taş ile hacer beyninde miyâne ola, kerpiç gibi. Ve azca azca biriktirilip kümelenmiş galle ve toprak kümesine denir; yukâlu: قَعَدَ عَلَى كُدْيَةٍ مِنَ الطَّعَامِ أَوِ التُّرَابِ أَيْ مَا جُمِعَ مِنْهُمَا Burada أَوْ شَرَابٍ nüshası galattır.
اَلْكَادِيَةُ [el-kâdiyet] (dâl’ın kesri ve yâ’nın tahfîfiyle) Şol yerdir ki otu geç bite.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı