el-kebâb ~ اَلْكَبَابُ

Kamus-ı Muhit - الكباب maddesi

اَلْكَبَابُ [el-kebâb] (سَحَابٌ [seḩâb] vezninde) Şerhalanmış yaʹnî uzun uzun dilinmiş ete denir. Esâs’ta kızartmak ve tabh etmek için âteş koru üzere kebb ve ilkâ olunan et ile müfesserdir ve mevziʹ-i mâddeye dahi bu evfaktır; yukâlu: كَبَّبُوا اللَّحْمَ تَكْبِيبًا وَهُوَ مِنَ الْكَبَابِ وَهُوَ اللَّحْمُ يُكَبُّ عَلَى الْجَمْرِ أَيْ يُلْقَى عَلَيْهِ Pes mü΄ellifin tefsîri mâ-ye΄ûlu iʹtibârıyla olur. Ve hâlen bizim tabh olunmuş maʹhûd kebâba “kebâb” ıtlâkımız dahi iki tefsîre göre de mecâz olur. Şârih der ki baʹzı usûlde اَللَّحْمُ الْمُشَرَّحُ الْمَشْوِيُّ ʹibâretiyle mersûm olmakla ıtlâkımız hakîkat olur.

اَلْكُبَابُ [el-kubâb] (غُرَابٌ [ġurâb] vezninde) Çok develere ve çok koyunlara ve keçilere denir. Ve toprak kümesine denir. Ve özlü yapışkan çamura denir. Ve yerin altında olan nem-nâk toprağa denir, ثَرَى [šamp;erâ] maʹnâsına. Ve

كُبَابٌ [Kubâb] Bir dağın ve bir suyun adıdır. Ve rutûbetinden nâşî birbirine yapışıp toplanmış kumluğa denir.

Vankulu Lugatı - الكباب maddesi

اَلْكَبَابُ [el-kebâb] (kâf’ın fethiyle) Şol taʹâma derler ki etle yumurta ile pişirirler, طَبَاهِجٌ [ṯabâhic] maʹnâsına.

اَلْكُبَابُ [el-kubâb] (kâf’ın zammıyla) Şol kavmdir ki bir yere yığılmış ola.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı