اَلْكُظُومُ [el-kużûm] (قُعُودٌ [ḵuʹûd] vezninde) Deve geviş getirmekten fârig olmak maʹnâsınadır; yukâlu: كَظَمَ الْبَعِيرُ كُظُومًا إِذَا أَمْسَكَ عَنِ الْجِرَّةِ Ve bir kimse hamûş ve epsem olmak maʹnâsınadır; yukâlu: كُظِمَ الرَّجُلُ عَلَى الْمَجْهُولِ إِذَا سَكَتَ
اَلْكُظُومُ [el-kużûm] (zammeteynle) Epsem olmak, sükût maʹnâsına. Ve deve geviş getirmeden fârig olmağa dahi derler. Ve كَاظِمٌ [kâżim]in cemʹi dahi gelir gevişin imsâk edici develer maʹnâsına; tekûlu: أَرَى الْإِبِلَ كَظُومًا لَا تَجْتَرُّ يُقَالُ كَظَمَ الْبَعِيرُ كُظُومًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي أَيْضًا إِذَا أَمْسَكَ عَنِ الْجِرَّةِ Ve جَرَّةٌ [cirret] cîm’in kesriyle gevişe derler, nîşhor maʹnâsına.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı