اَلْمَلْعُ [el-melʹ] (mîm’in fethi ve lâm’ın sükûnuyla) Bir husûs zımnında tecemmüʹ ve ittifâk üzere olan cemâʹate ıtlâk olunur, yed-i vâhide gibi. Ve bu maʹnâ-yı âtîden me΄hûzdur; yukâlu: هُمْ عَلَيْهِ مَلْعٌ وَاحِدٌ إِذَا تَجَمَّعُوا عَلَيْهِ بِالْعَدَاوَةِ Ve
مَلْعٌ [melʹ] Masdar olur, koyunu boyunu tarafından yüzmek maʹnâsınadır; yukâlu: مَلَعَ الشَّاةَ مَلْعًا مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ إِذَا سَلَخَهَا مِنْ قِبَلِ عُنُقِهَا
اَلْمَلْعُ [el-melʹ] (mîm’in fethi ve lâm’ın sükûnuyla) Şol seyre derler ki serîʹ olup hafîf ola; yukâlu: مَلَعَتِ النَّاقَةُ فِي سَيْرِهَا مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ Ve sâhib-i Ṡurâḩ bâb-ı râbiʹden işâret etmiştir, sehvdir.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı