اَلْمَلَكُوتُ [el-melekût] (رَهَبُوتٌ [rehebût] vezninde) ve
اَلْمَلْكُوَةُ [el-melkuvet] (تَرْقُوَةٌ [terḵuvet] vezninde) Mübâlagadır, ʹizz ve saltanat ve ʹazamete ıtlâk olunur; ve minhu: لِلَّهِ الْمُلْكُ وَالْمَلَكُوتُ وَالْمَلْكُوَةُ أَيِ الْعِزُّ وَالسُّلْطَانُ Şârih der ki ehl-i tahkîk مُلْكٌ [mulk]i ʹâlem-i zâhirde ve مَلَكُوتٌ [melekût]u ʹâlem-i bâtında istiʹmâl ederler. Ve işbu مَلَكُوتٌ [melekût] ve جَبَرُوتٌ [ceberût] ve رَغَبُوتٌ [raġabût] ve رَهَبُوتٌ [rehebût] ve تَرَبُوتٌ [terebût] makûlesinde vâv ve tâ΄ zâ΄idedir, mübâlaga içindir, pes مَلَكُوتٌ [melekût] mülk-i ʹazîm maʹnâsınadır.
اَلْمَلَكُوتُ [el-melekût] (fethateynle vekâf’ın zammı ve meddiyle) مُلْكٌ [mulk]ten me΄hûzdur, رَهَبُوتٌ [rehebût] رَهْبَةٌ [rehbet]ten me΄hûz olduğu gibi, havf maʹnâsına; yukâlu: لَهُ مَلَكُوتُ الْعِرَاقِ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı