اَلْمَلِيحُ [el-melîḩ] (أَمِيرٌ [emîr] vezninde) Şorak suya denir, مِلْحٌ [milḩ] gibi. Ve مِلاَحَةٌ [milâḩat]ten sıfat olur, hûb ve dil-ber maʹnâsına. Ve مُلُوحَةٌ [mulûḩat]ten vasf olur, tuzlu ve tuzlanmış nesneye denir; yukâlu: سَمَكٌ مَلِيحٌ أَيْ مُمَلَّحٌ Yaʹnî tuzlanmış balık gibi salamura ederler; ve yukâlu: قَلِيبٌ مَلِيحٌ أَيْ مَاؤُهُ مَلِيحٌ
اَلْمَلِيحُ [el-melîḩ] (mîm’in fethi ve lâm’ın kesriyle) Gökçek olan kimse. Ve tuzlu su maʹnâsına da gelir; yukâlu: قَلِيبٌ مَلِيحٌ أَيْ مَاؤُهُ مِلْحٌ Ve قَلِيبٌ [ḵalîb] ḵâf’ın fethiyle kuyu maʹnâsınadır; ve yukâlu: سَمَكٌ مَلِيحٌ وَلَا يُقَالُ مَالِحٌ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı