اَلنَّعْيُ [en-naʹy] (سَعْيٌ [saʹy] vezninde) ve
اَلنَّعِيُّ [en-neʹiyy] (غَنِيٌّ [ġaniyy] vezninde) ve
اَلنُّعْيَانُ [en-nuʹyân] (غُفْرَانٌ [ġufrân] vezninde) Bir adamın vefât eylediğini haber vermek maʹnâsınadır; yukâlu: نَعَاهُ لَهُ يَنْعِيهِ نَعْيًا وَنَعِيًّا وَنُعْيَانًا إِذَا أَخْبَرَهُ بِمَوْتِهِ Ve bir adamın zünûb ve kabâyihini izhâr ve işâʹa eylemek maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: هُوَ يَنْعِي عَلَى زَيْدٍ ذُنُوبَهُ أَيْ يُظْهِرُهَا وَيَشْهَرُهَا
اَلنَّعْيُ [en-naʹy] (nûn’un fethi ve ʹayn’ın sükûnuyla) Mevt haberi.
اَلنَّعِيُّ [en-neʹiyy] (nûn’un fethi ve ʹayn’ın kesri ve yâ’nın teşdîdiyle فَعِيلٌ [faʹîl vezni üzere) Kezâlik mevt haberi; yukâlu: جَاءَ نَعِيُّ فُلَانٍ Ve
نَعِيٌّ [neʹiyy] نَاعِي [nâʹî] olan kimseye dahi derler.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı