اَلنَّغْلُ [en-naġl] (nûn’un fethi ve ġayn’ın sükûnuyla) ve
اَلنَّغِلُ [en-neġil] (كَتِفٌ [ketif] vezninde) ve
اَلنَّغِيلُ [en-neġîl] (أَمِيرٌ [emîr] vezninde) Veled-i zinâya ve harâm-zâdeye denir; mü΄ennesleri hâ’yladır; yukâlu: غُلَامٌ نَغْلٌ وَنَغِلٌ وَنَغِيلٌ وَجَارِيَةٌ نَغْلَةٌ وَنَغِلَةٌ وَنَغِيلَةٌ أَيْ لِزِنْيَةٍ
اَلنَّغَلُ [en-neġal] (nûn’un ve ġayn-ı muʹcemenin fethiyle) Dibâgat ederken enbâştede deri çok yatmakla çürüyüp tebâh olmak maʹnâsınadır; yukâlu: نَغِلَ الْأَدِيمُ نَغَلًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا فَسَدَ فِي الدِّبَاغِ Ve yara azmak maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: نَغِلَ الْجُرْحُ إِذَا فَسَدَ Ve bir adamın niyyeti fâsid olmak maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: نَغِلَتْ نِيَّتُهُ إِذَا سَاءَتْ Ve bir adamın derûnu kîndâr olmak maʹnâsına müstaʹmeldir; tekûlu: نَغِلَ قَلْبُهُ عَلَيَّ أَيْ ضَغِنَ Ve koğuculuk ve nakl-i makâl ile nâsın beynini şûrîde ve ifsâd eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: نَغِلَ بَيْنَهُمْ إِذَا أَفْسَدَ وَنَمَّ
اَلنَّغِلُ [en-neġil] (nûn’un fethi ve ġayn’ın kesriyle) Fâsid olan deri; ve minhu kavluhum: فُلَانٌ نَغِلٌ إِذَا كَانَ فَاسِدَ النَّسَبِ Ve ʹâmme نَغْلٌ [naġl] derler, sükûn-ı ġayn’la.
اَلنَّغَلُ [en-neġal] (nûn’un ve ġayn-ı muʹcemenin fethiyle) Deri fâsid olmak; yukâlu: نَغِلَ الْأَدِيمُ مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا فَسَدَ Ve
نَغَلٌ [neġal] Kalb kîn tutmağa dahi derler; yukâlu: نَغِلَ قَلْبُهُ عَلَيَّ أَيْ ضَغِنَ Ve niyyet yaramaz olmağa dahi der[ler]; yukâlu: نَغِلَتْ نِيَّاتُهُمْ أَيْ فَسَدَتْ Ve cirâhatte olan fesâda dahi derler; yukâlu: بَرَأَ الْجُرْحُ وَفِيهِ شَيْءٌ مِنْ نَغَلٍ أَيْ فَسَادٍ Ve
نَغَلٌ [neġal] Halkın arasın nemîme ile ifsâd etmeğe dahi derler.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı