el-haṯlâ΄ ~ اَلْهَطْلَاءُ

Kamus-ı Muhit - الهطلاء maddesi

اَلْهَطْلَاءُ [el-haṯlâ΄] (حَمْرَاءُ [ḩamrâ΄] vezninde) هُطْلٌ [huṯl] maʹnâsınadır; yukâlu: دِيمَةٌ هُطْلٌ وَهَطْلَاءُ وَلَا يُقَالُ سَحَابٌ أَهْطَلُ كَمَا يُقَالُ سَحَابَةٌ هَطْلَاءُ Yaʹnî mü΄ennes olarak هَطْلَاءُ [haṯlâ΄] istiʹmâl olunur ki دِيمَةٌ [dîmet] ve سَحَابَةٌ [seḩâbet] kelimelerine sıfat olur, lâkin müzekker olarak أَهْطَلُ müstaʹmel değildir, niteki رَوْعَاءُ [ravʹâ΄] derler hadîdü’l-kalb kısrağa ve müzekkerinde أَرْوَعُ demezler.

Vankulu Lugatı - الهطلاء maddesi

اَلْهَطْلَاءُ [el-haṯlâ΄] (hâ’nın fethi ve ṯâ’nın sükûnu ve elifin meddiyle) Mü΄ennesi; yukâlu: دِيمَةٌ هَطْلَاءُ Ve دِيمَةٌ [dîmet] yağmura derler; ve lâ yukâlu: سَحَابٌ أَهْطَلُ وَهَذَا كَقَوْلِهِمْ فَرَسٌ رَوْعَاءُ وَهِيَ الزَّكِيَّةُ Yaʹnî رَوْعَاءُ [revʹâ΄] şol attır ki tîz olup hadîdü’l-kalb ola; وَلَا يُقَالُ لِلذَّكَرِ أَرْوَعُ وَكَقَوْلِهِمْ اِمْرَأَةٌ حَسْنَاءُ وَلْم يَقُولُوا رَجُلٌ أَحْسَنُ Ve

هَطْلَاءُ [haṯlâ΄] Şol nâkaya dahi derler ki geç yürüye; yukâlu: نَاقَةٌ هَطْلَاءُ أَيْ تَمْشِي رُوَيْدًا

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı