اَلْهُلَّاكُ [el-hullâk] (زُوَّارٌ [zuvvâr] vezninde) Şol cerrâr ve sâ΄il-meşreb tâ΄ifeye denir ki nâsı cerr ve su΄âl ederek devr eder olalar. Ve şol oba oba cerr ve istiʹtâ eylemek ʹâdetleri olan cerrâr tâ΄ifesine denir ki yollarından azıp güm-râh olmuş olalar. Ve onlara مُهْتَلِكُونَ [muhtelikûn] dahi derler; yukâlu: قَوْمٌ هُلَّاكٌ أَيِ الَّذِينَ يَنْتَابُونَ النَّاسَ ابْتِغَاءَ مَعْرُوفِهِمْ وَيُقَالُ هُمْ هُلَّاكٌ وَمُهْتَلِكُونَ أَيِ الْمُنْتَجِعُونَ الَّذِينَ ضَلُّوا الطَّرِيقَ
اَلْهُلْكُ [el-hulk] (hâ’nın zammıyla) ve
اَلْهَلَاكُ [el-helâk] (سَحَابٌ [seḩâb] vezninde) ve
اَلتُّهْلُوكُ [et-tuhlûk] (tâ’nın zammıyla) ve
اَلْهُلُوكُ [el-hulûk] (سُلُوكٌ [sulûk] vezninde) ve
اَلْمَهْلَكَةُ [el-mehleket] (مَقْعَدَةٌ [maḵʹadet] vezninde) ve
اَلتَّهْلُكَةُ [et-tehluket] (tâ’nın fethi ve lâm’ın harekât-ı selâsıyla) Ölmek maʹnâsınadır; yukâlu: هَلَكَ الرَّجُلُ وَهَلِكَ هَلْكًا وَهَلَاكًا وَتُهْلُوكًا وَهُلُوكًا وَمَهْلَكَةً وَتَهْلُكَةً مِنَ الْبَابِ الثَّانِي وَالثَّالِثِ وَالرَّابِعِ إِذَا مَاتَ
اَلْهُلَّاكُ [el-hullâk] (hâ’nın zammı ve lâm’ın teşdîdiyle) Kezâlik cemʹi.
اَلْهَلَاكُ [el-helâk] (hâ’nın fethiyle) ve
اَلْهُلُوكُ [el-hulûk] (zammeteynle) ve
اَلْمَهْلَكُ [el-mehlek] (mîm’in ve lâm’ın fethiyle) ve
اَلْمَهْلُكُ [el-mehluk] (mîm’in fethi ve lâm’ın zammıyla) ve
اَلتَّهْلُكَةُ [et-tehluket] (tâ’nın fethi ve lâm’ın zammıyla) Bunlar cümlesi bir maʹnâyadır. Ve Yezîdî eyitti: تَهْلُكَةٌ [tehluket] masdarların nevâdirindendir, kıyâs üzere cârî olanlardan değildir.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı